Türkiye ekonomisinde karmaşık tablo! Faiz indirimi gelecek mi?

Türkiye ekonomisinde döviz kurlarındaki yükselişle birlikte dalgalanmalar sürüyor. Enflasyonda sınırlı bir düşüş görülse de, yüksek faiz, döviz baskısı ekonomik kırılganlığı artırıyor. Uzmanlar ise önümüzdeki dönemde "seçim ekonomisi"ne geçişin sinyallerinin güçlendiğini söylüyor.

2025 yılının ortasında Türkiye ekonomisinde enflasyonda sınırlı bir düşüş yaşanırken faiz oranları rekor seviyede kalmaya devam ediyor. Döviz piyasalarında Türk Lirası üzerindeki baskı artarken, siyasi gelişmeler ekonomideki belirsizlikleri derinleştiriyor. Ekonomide yaşanan dalgalanmalar devam ederken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 24 Temmuz Perşembe günü açıklayacağı faiz kararı merakla bekleniyor. Peki TCMB faiz indirim kararı alacak mı? Diğer yandan uzmanlar, yaklaşan seçim süreciyle birlikte ekonomi yönetiminin “seçim ekonomisi” sinyalleri verdiğine dikkat çekiyor.

ENFLASYON GERİLİYOR AMA HEDEFİN ÇOK ÜZERİNDE

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerine göre, Haziran 2025 itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 35,05 olarak gerçekleşti. Bu oran, bir önceki aya göre sınırlı bir gerilemeye işaret ediyor.

Merkez Bankası ise yıl sonu için yüzde 24’lük enflasyon hedefini koruyor ancak uzmanlar, bu hedefin oldukça iddialı olduğu görüşünde. Banka yetkilileri, gerektiğinde para politikasını daha da sıkılaştırmaktan kaçınmayacaklarını vurguluyor.

FAİZ İNDİRİMİ UFUKTA MI?

Merkez Bankası, politika faizini şu an için yüzde 46 seviyesinde tutmaya devam ediyor. Reuters’ın piyasa anketlerine göre, faiz indirim sürecinin yılın ikinci yarısında başlayabileceği ve yıl sonunda oranın yüzde 44’e kadar düşebileceği öngörülüyor. Bu durum, enflasyonla mücadelede politika araçlarının yeniden gözden geçirilebileceğine işaret ediyor.

GENİŞ TANIMLI İŞSİZLİK ENDİŞESİ

Mayıs ayı itibarıyla resmî işsizlik oranı yüzde 8,4 olarak kaydedildi ancak geniş tanımlı işsizlik oranı yaklaşık yüzde 31 seviyelerinde seyrediyor. Bu oran, iş gücü piyasasındaki yapısal sorunların sürdüğünü gösteriyor.

Ekonomistlere göre, yüksek faizler özel sektörü olumsuz etkiliyor. Özellikle nakit akışı zayıf olan ve borçla ayakta duran şirketler, “zombi firma” tanımına giriyor. Reuters ve FT kaynaklarına göre, Türkiye’deki şirketlerin yaklaşık beşte biri bu kategoriye dahil.

DÖVİZDE BASKI ARTIYOR, PİYASADA GÜVENSİZLİK DERİNLEŞİYOR

Türk Lirası, son haftalarda yeniden değer kaybı yaşadı. Dolar kuru, kısa süreli düşüşlerin ardından tekrar 40 TL seviyesini test etti. Siyasi gerginliğin bir diğer yansıması da CDS (kredi risk primi) oranlarında gözlendi. 5 yıllık CDS, yaklaşık 292 baz puana yükselerek yatırımcı algısında bozulmaya işaret etti. Bu gelişmelere rağmen, Merkez Bankası rezervlerinin kriz öncesi seviyelere henüz ulaşmadığı belirtiliyor.

BÜYÜME SINIRLI, DIŞ TİCARET AÇIĞI BÜYÜYOR

Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye’nin 2025 yılı için GSYH büyüme tahminini yüzde 2,7 olarak açıkladı. TÜİK’e göre ise yılın ilk beş ayında ihracat yüzde 3,4, ithalat ise yüzde 5,8 oranında arttı. Bu fark nedeniyle dış ticaret açığı yüzde 12,7 oranında genişledi.

Öte yandan, Hazine’nin 2025 yılı sonuna kadar çevirmesi gereken döviz borcu ve özel sektörün yükümlülükleri toplamda 75,3 milyar dolar düzeyinde bulunuyor. Bu da dış kaynak ihtiyacını yüksek tutuyor.

SİYASET, EKONOMİ ÜZERİNDE GÖLGE OLUŞTURUYOR

Muhalefet partilerine yönelik yargı süreçleri ve siyasi baskılar, sadece iç siyaseti değil, ekonomik güveni de etkiliyor. Uluslararası analizlerde, bu gelişmelerin yatırımcı algısını olumsuz etkilediği ve ekonomik reformların ertelenmesine neden olabileceği belirtiliyor. Ekonomistler, yaklaşan seçimler öncesinde faiz indirimi, kredi genişlemesi ve kamu harcamalarının artırılması gibi popülist adımların gündeme gelebileceğini ifade ediyor. Bu tür “seçim ekonomisi” hamlelerinin ise orta vadede enflasyonist baskıyı yeniden artırma riski taşıdığı uyarısı yapılıyor.

KRİTİK GÖSTERGELER: TÜRKİYE EKONOMİSİNİN NABZI

Haziran 2025 itibarıyla Türkiye ekonomisine dair göstergeler, hem umut verici sinyaller hem de kırılganlık barındıran riskler içeriyor. Enflasyon, uzun bir aradan sonra yüzde 35,05’e gerileyerek düşüş eğilimine girdi ancak bu seviye hâlâ Merkez Bankası’nın yüzde 24’lük yıl sonu hedefinin oldukça üzerinde. Para politikası tarafında ise Merkez Bankası, politika faizini yüzde 46 düzeyinde sabit tutuyor. Piyasa beklentilerine göre yılın son çeyreğinde faiz indirimi gündeme gelebilir.

İşgücü piyasasında resmî işsizlik oranı yüzde 8,4 olarak açıklansa da geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 31’e ulaşmış durumda. Bu da Türkiye’de istihdam piyasasında yapısal sorunların devam ettiğine işaret ediyor.

Döviz piyasalarında Türk Lirası üzerindeki baskı sürüyor. Dolar kuru 40 TL seviyesini yeniden test etti. Aynı zamanda Türkiye’nin kredi risk primi (CDS) 292 baz puanla risk algısının yüksekliğini yansıtıyor.

Büyüme tarafında ise Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye’nin 2025 yılı için ekonomik büyümesini yüzde 2,7 olarak öngörüyor. Bu oran sınırlı bir büyüme beklentisini ortaya koyarken, dış ticaret açığı Ocak–Mayıs döneminde yüzde 12,7 oranında arttı. Bu durum dış dengede zayıflık anlamına geliyor.

Merkez Bankası rezervleri ise kırılgan düzeyde bulunuyor. Döviz müdahaleleri için kapasitenin sınırlı olduğu değerlendirmeleri yapılıyor.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber