Uzmanından öğrencilere kritik uyarı: “Meslek seçimi erken yaşta farkındalıkla başlar”

Eğitimci Lokman Karataş, öğrencilerin meslek seçimi ve sınav sürecinde başarıyı nasıl elde edebileceği konusunda Yeni Ankara’ya özel açıklamalarda bulundu.

Kızılay Final Premium Kurs kurucusu Lokman Karataş, öğrencilerin kariyer yolculuğunda başarılı olabilmeleri için erken yaşta farkındalık geliştirmelerinin ve yetenekleri ile ilgi alanlarına uygun meslek seçimleri yapmalarının hayati önem taşıdığını söyledi. Karataş, “Eğer bir öğrenci lisede doğru adımlar atar ve bilinçli bir şekilde çalışırsa, üniversitede iyi bir bölüme ve prestijli bir üniversiteye yerleşir. Bu da üniversite sürecinde daha rahat etmesini sağlar ve kariyerine sağlam bir temel oluşturur.” dedi.

“MESLEK SEÇİMİ ERKEN YAŞTA FARKINDALIKLA BAŞLAR”

Öğrencilerin erken yaşta farkındalık kazanmalarının önemine dikkat çeken eğitimci Karataş, “Sevmedikleri hiçbir işin peşinden gitmesinler ve sevdikleri işin peşinden giderken de ayakları yere basarak ilerlesinler. Bazen üniversiteyi bitirdikten sonra bile ne istediğini bilmeyen öğrencilerle karşılaşıyoruz. Örneğin; bana Türkiye'nin ilk binine girebilecek başarıya sahip bir okulda okuyan üç öğrenci geldi ve bursluluk sınavına, burada yapılan deneme sınavlarına girmek istediklerini söylediler. Nedenini sorduğumda, bir öğrenci 'Filanca okulda okuyoruz, ama bu alan bana uygun değil' dedi. Ben de şaşırarak 'Siz Türkiye’nin ilk binine girmişsiniz; bu seviyeye ulaşmak isteyen pek çok öğrenci var' dedim. Ancak öğrenci, 'Bir ameliyata girdim ve kan görünce bayıldım, bu işin bana uygun olmadığını fark ettim' şeklinde konuştu. Bu çocuk, üniversiteyi bitirdikten sonra veteriner ya da doktor olacak. Düşünebiliyor musunuz? Bu noktada ilkokul öğretmenlerine büyük görev düşüyor. Milli Eğitim'in programında da yer aldığı üzere, öğrenciler için portfolyo hazırlama süreci oldukça önemlidir. Aksi hâlde, kendi farkındalığına ulaşamamış bir öğrenci kitlesiyle karşı karşıya kalıyoruz.” ifadelerini kullandı.

“ÖĞRENCİ İLGİ ALANINA UYGUN TERCİH YAPMALI”

Öğrencilerin meslek seçimlerinde popüler kültürün değil, bireysel yetenek ve ilgi alanlarının belirleyici olması gerektiğine işaret eden Karataş, “Bizler, her öğrenciyi ulaşmak istediği hedefler doğrultusunda, gerçekçi adımlarla ve bireysel olarak takip ediyoruz. Öğretmenliğin gereği öğrenciyi çalıştırmaktır. Ancak önemli olan, öğrenciyi kendi ihtiyaçlarına yönelik çalışmaya ikna edebilmektir. Eğer bunu başarırsanız, bunun sonucu size olumlu olarak yansır. Bizim burada uyguladığımız deneme sınavları, tarama sınavları, öğrenciye verilen ödevler ve veliyle kurulan iletişim; hepsi çocuğun geleceğe hazırlanmasında ciddi bir rol oynamaktadır. Örneğin, bir öğrenci gelip 'Tıp ya da diş hekimliği istiyorum' dediğinde, ben bu öğrencinin önce fizik netlerine bakarım. Matematikten önce fizik belirleyicidir, çünkü bir öğrencinin sayısal alana uygun olup olmadığını asıl belirleyen ders fiziktir. Oysa sayısalda hiçbir başarısı olmayan bir öğrencinin bu bölümleri seçmesi gerçekçi değildir.” şeklinde konuştu.

“DOĞRU ALAN SEÇİMİ BAŞARININ ANAHTARIDIR”

Karataş, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine uygun olmayan alanlara yönlendirilmesinin başarı önündeki en büyük engel olduğunu belirterek, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

Bazı çocukların başarılı olmasının önündeki en büyük engel, ilgi ve yeteneklerine uygun olmayan alanlara yönlendirilmeleridir. Bu çocuk sayısal alana uygun değilse, onun eşit ağırlık alanında olması gerektiğini veliye açıkça söylerim. Uygulayıp uygulamamak benim görevim değil. Bu tür yönlendirmeler hem öğrenci hem de veli tarafından zaman zaman tepkiyle karşılanabiliyor. Çünkü beklentiler ve istekler genellikle popüler tercihlere göre şekilleniyor. Tıp kazanmak için değil, sadece tercih edebilmek için bile bu dereceye ulaşmak şart.”

“LİSEDE DOĞRU ADIMLAR, ÜNİVERSİTEDE BAŞARI GETİRİR”

Üniversiteye giden yolda lise döneminde atılan bilinçli adımların belirleyici olduğunu vurgulayan Karataş, “Üniversiteyi şu şekilde tanımlayabilirim. Eğer bir öğrenci lisede doğru adımlar atar ve bilinçli bir şekilde çalışırsa, üniversitede iyi bir bölüme ve iyi bir üniversiteye yerleşir. Böylece üniversite sürecinde daha rahat eder, CV’sini de kaliteli bir şekilde doldurabilir. Ancak iyi bir üniversiteye yerleşemezse, bu eksikliği telafi etmek için üniversite hayatı boyunca çok daha fazla çalışmak ve çaba göstermek zorunda kalır. Bir yazarın da dediği gibi, iş yaşamına girerken kişinin özgeçmişinden çok, öz geleceği önemlidir. Bu öz geleceği oluşturabilmek için bireyin özellikle lise döneminde kendisiyle ilgili ciddi öngörüler geliştirmesi gerekir.” diye aktardı.

“BAŞARI TESADÜF DEĞİL, DÜZENLİ ÇALIŞMANIN ÜRÜNÜDÜR”

Başarının tesadüf değil, düzenli ve sürekli çalışmanın bir sonucu olduğunu bildiren Karataş, şunları kaydetti:

Başarı çok çalışmakla değil, düzenli ve sürekli çalışmakla elde edilir. Aslında ‘10 saat kuralı’ diye bilinen bir gerçek var. Bir işi 10 saat boyunca düzenli olarak yaparsanız, o işte ustalaşırsınız. Bu süre, haftada üç gün, günde iki saatlik dilimlere bölündüğünde, yıllar içinde büyük bir birikim sağlar. Elinize bir gitar alsanız ve bu şekilde çalışsanız, bir gitar virtüözü olabilirsiniz. O kadar saat araba kullansanız, en usta şoförlerden biri olursunuz. Aynı şekilde, bir alanda 10saat boyunca düzenli çalışırsanız, o alanda en iyilerden biri haline gelirsiniz. Zamanınızı neye ayırırsanız, geleceğiniz o doğrultuda şekillenir. Sınava hazırlanmak sadece ders çalışmak, soru çözmek, konu çalışmak ve tekrar yapmaktan ibaret olsaydı, herkes bu süreci kolayca atlatır ve 500 tam puan alırdı. Ancak bu sürecin içinde sadece akademik çaba değil, aynı zamanda uykuyla, stresle, arkadaş çevresiyle ve aileyle mücadele de vardır.”

“SINAV BAŞARISINDA ÇEVRESEL FAKTÖRLERİN ROLÜ BÜYÜK”

Üniversite ve lise sınavlarına hazırlık sürecinin yalnızca akademik değil, çevresel faktörlerle de mücadele gerektirdiğini vurgulayan eğitimci Lokman Karataş, “Üniversite ya da lise sınavına hazırlanmak gerçekten zordur. Aileye karşı, arkadaşlara karşı mücadele verdiğiniz bir dönemdir. Ayrıca, sınavlara girerken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Örneğin, kitapçık çevirme sesi sınav performansını etkileyebilir. Bu nedenle öğrencilere, deneme sınavlarını tamamen sessiz ortamlarda değil, günlük yaşam seslerinin bulunduğu ortamlarda çözmelerini öneriyoruz. Bu, ‘Televizyon açıkken çalışın’ demek değildir. Ancak gerçek sınav anında karşılaşacakları ortamı simüle etmeleri gerekir. Çünkü sınavda mutlak sessizlik olmayabilir; bu gerçekliğe hazırlıklı olmak önemlidir. Sınava hazırlanmanın en başında süreklilik gelir.” ifadelerine yer verdi.

“BAŞARI ÇOK ÇALIŞMAK DEĞİL, DÜZENLİ VE PLANLI ÇALIŞMAKLA GELİR”

Rehberlik sisteminin öğrenci başarısında kilit rol oynadığına dikkat çeken Karataş, “Rehberlik sistemi de oldukça önemlidir. Bir öğrenci pazartesi günü saat 15.00’te rehber öğretmeniyle görüşecekse, bu görüşme yılı boyunca aynı saatte, aynı öğretmenle devam eder. Bu görüşmelerde her hafta yeni ödevler verilir, bunların takibi yapılır, deneme sınavlarının analizlerine birlikte bakılır. Tüm bu sistem sayesinde öğrencinin süreklilik duygusu pekiştirilmiş olur. Ayrıca deneme sınavı da oldukça önemlidir. Burada öğrenci gerçekten öğrenmiş mi, yapılan ölçme değerlendirme ile görülür. Tabii ki sarmallık çok önemlidir. Öğrencilerde kalıcılığı sağlamak için sürekli geri dönüşler yapmak zorundayız. Başarının basit bir göstergesi ise disiplindir ve sürekliliktir. Çok çalışmaktan ziyade düzenli çalışmak başarı getirir.” dedi.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber