EMEP’li Bayhan’dan sert eleştiri: “Proje okulları, eğitimde kadrolaşmanın aracı haline geldi”
Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, proje okulları uygulamasının eğitimdeki eşitsizlikleri derinleştirdiğini belirterek, bu sistemin liyakatsiz atamalar ve keyfi öğretmen sürgünleriyle kadrolaşmanın aracı haline geldiğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığının "norm kadro" düzenlemesi doğrultusunda, 20 binden fazla öğretmenin görev yeri değiştirmesinin yankıları devam ediyor. Bu konuda başlayan protestolara destek veren Emek Partisi (EMEP) İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, “Proje okulları ilk getirildiğinde iktidar bunu, Türkiye’de eğitimin niteliğini ve niceliğini artırmak amacıyla yaptığını söylemişti. Ancak zamanla yapılan birçok düzenlemeyle birlikte bu okullar kadrolaşmanın bir aracı haline getirildi.” dedi.
Eğitim sisteminin kökten değişmesi gerektiğini belirten Bayhan, yeniankara.com.tr muhabirine şunları söyledi:
“EĞİTİM SİSTEMİ KÖKTEN DEĞİŞMELİ”
Proje okulları uygulaması, sistemin kendisiyle birlikte yanlıştır. Zaten proje okullarının varlığı bile, Türkiye’de eğitim sisteminin bilimsel, eşitlikçi ve nitelikli bir şekilde örgütlenmediğinin bir göstergesidir. Bu nedenle biz şu anda, aslında büyük bir yanlışın içinde daha küçük bir yanlışı yaşıyoruz. Adeta seri cinayetler gibi, gelen yanlışlardan biriyle uğraşıyoruz. Yani bu yanlışı düzeltmeye çalışıyor, ona itiraz ediyoruz. Ancak yalnızca bu uygulamaya değil, tüm eğitim sisteminin kökten değişmesi gerektiğini savunuyoruz.
"PROJE OKULLARI, EĞİTİMDE KADROLAŞMANIN ARACI HALİNE GELDİ”
Proje okulları ilk getirildiğinde iktidar bunu, Türkiye’de eğitimin niteliğini ve niceliğini artırmak amacıyla yaptığını söylemişti. Bu şekilde kamuoyuna sunuldu. Ancak zamanla yapılan birçok düzenlemeyle birlikte bu okullar kadrolaşmanın bir aracı haline getirildi. Bu proje; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘dindar ve kindar nesiller’ olarak tanımladığı kuşakları yetiştirmek amacıyla değil, genç nesilleri yetiştirme çalışmaları konusunda uğraştığı bir proje haline getirdi. Bu okullarda emek veren, sevilen ve eğitimin önemli bir parçası olan öğretmenler keyfi bir şekilde, ‘ben yaptım oldu’ mantığıyla sürgün ediliyor. İdare, bu öğretmenleri başka okullara göndererek yerlerinden ediyor. Bu nedenle binlerce, on binlerce genç ve onların aileleri bu duruma itiraz ediyor. Ben bu şekilde işleyen bir eğitim sisteminin, bu açıkça görülen adaletsiz düzenin ancak toplumsal mücadeleyle değişeceğine inanıyorum ve bu mücadeleyi çok kıymetli buluyorum.
“BU MÜCADELE GERİ ADIM ATTIRABİLİR"
Öğrenci arkadaşlarımız, gençlerimiz ve onların aileleri de tıpkı üniversitelerde demokratik değerler için mücadele eden abileri, ablaları gibi bu ülkenin geleceğine sahip çıkıyorlar. Bu mücadeleyle, memleketin ciddi bir sorununu kamuoyunun gündemine taşımış oldular. Mücadelenin büyümesi halinde, Milli Eğitim Bakanlığının geri adım atma ihtimali olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle genç kardeşlerime de seslenmek istiyorum. Lise sıralarında yaşadığınız bu deneyim, sizlere önemli bir şey öğretsin. Bu yaşta edindiğiniz bu tecrübeyi, hayatınız boyunca parasız, bilimsel, nitelikli, eşit ve demokratik bir eğitim mücadelesi için değerlendirin ve bu doğrultuda örgütlenmenin bir dayanağı haline getirin. Çünkü sizin bu enerjinize bu memleketin gerçekten ihtiyacı var.
“BU DÜZENİ TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE ATMALIYIZ”
Çok farklı pozisyonlar var ancak bu pozisyonlara öğretmenlerin bir kısmının atanıp atanmadığı, bazı öğretmenlerin başka okullara yerleştirilip yerleştirilmediği belli değil. Ataması yapılan öğretmenlerin görev yerleri belli olmakla birlikte, bazı öğretmenler ise atamaları gerçekleşene kadar merkezde bekletilecek. Bu süreçte öğretmenlere başka bir tercih yapıp yapmayacakları sorulmayacak ve talepleri dikkate alınmayacak. Toplum olarak buna itiraz etmemizin temel nedeni, kötünün daha kötüsüne engel olmak adına bir tavır alınmasıdır. Öğretmenler de daha kötü bir duruma düşmemek için bu uygulamalara karşı çıkıyorlar. Bu duruma genç kardeşlerimiz, özellikle de liseli gençlerimiz neden karşı çıkıyor? Çünkü en azından daha kötüye gidişi durdurmak istiyorlar. Ancak sadece bununla yetinmemeliyiz.
Milli Eğitim Bakanlığı bu adımı geri çeker mi çekmez mi bilinmez ama biz artık bu ülkede sıkışan, ezilen emekçilerle ve gençlerle birlikte bu düzeni tarihin çöplüğüne atmalıyız. Aksi halde bu düzen sürekli olarak başımıza dert açmaktan başka bir işe yaramıyor. Bu noktada liseli genç kardeşlerimizi de kutlamak istiyorum. Üniversiteli abileri ve ablaları gibi cesur, özgüvenli bir şekilde öğretmenlerine ve eğitim haklarına sahip çıktıkları için onları tebrik ediyorum.