Serebral palsili çocuktan savunma sanayinin zirvesine: Turgay Karakaş’ın Türkiye 25'inciliği ve füze başarısı hikayesi
Serebral palsili (beyin felçli) doğmasına rağmen azmiyle hem hayatını hem Türkiye’nin savunma sanayii yolculuğunu değiştiren Uzay Mühendisi Turgay Karakaş, yaşadıklarını ve başarı hikâyesini Yeni Ankara'ya anlattı.
Serebral palsi nedeniyle çocukluk yıllarında konuşamayan ve hareket edemeyen Turgay Karakaş, hayat mücadelesini ve başarıya giden sürecini Yeni Ankara'ya anlattı.
“ANNEM SABAHA KADAR AĞLARDI, BABAM SİGARAYI BİLE İÇEMEZ OLMUŞTU”
Üç yaşından sonra duyduklarını anlamaya başladığını söyleyen Karakaş, aile içinde konuşulan her şeyi hafızasına kazıdığını belirtti. Karakaş, çocukluğunda yaşadıklarını şu sözlerle aktardı:
“Evde olan biten her şeyi duyuyordum. Annemin sabaha kadar namaz kıldığını ve ‘Allah böyle bir çocukla bizi sınıyor’ diye ağladığını biliyordum. Babam ise ağlamaktan sigarayı bile içemez hale gelmişti. Ablam var. Karadenizliyiz ve erkek çocuk önemlidir derler. Annem öğretmendi ama ben doğunca mesleği bıraktı. ‘Yetiştirdiğim öğrencilerin vebali sana kaldı’ derdi. Bu yüzden çalışmayı kendime ilke edindim.”
“PROFESÖR ‘YÜRÜYEMEZ, KONUŞAMAZ’ DEDİ; BABAM EVDE BİR MUCİZE KURGULADI”
Beş yaşındayken götürüldüğü profesörün kendisi hakkında yaptığı karamsar değerlendirmelerin aileyi yıldırmadığını söyleyen Karakaş, babasının onu motive etmek için kurduğu zekice oyunu şöyle anlattı:
“Babam ‘Almanya’dan özel bir iğne gelecek, o iğneyle Turgay yürüyecek, konuşacak’ dedi. Ablamla kardeşim de ‘İğne gelince oyun oynayacağız’ diyerek bana ortam hazırladı. Beynim o beklentiyle çalıştı. İğne geldiğinde ilk kez ‘anne’ diyebildim. O an hayatımın kırılma noktasıydı. Annemin gözyaşlarını hâlâ unutamam.”
“KENDİMİ İFADE ETMEYİ BAŞARDIĞIM GÜN ÜSTÜN ZEKÂ TESTİ YAPILDI”
Konuşmaya başlamasının ardından annesinin onu hızla eğittiğini söyleyen Karakaş, şöyle devam etti:
“Ablamın tüm ders konularını duyduğum için biliyordum. Annem yarım saatte okuma yazmayı öğretti. Çarpım tablosunu, problemleri çalıştırdı. Ardından üstün zekâ testi yapıldı. Değişen bir şey yoktu aslında; yalnızca kendimi ifade etmeyi başarmıştım.”
Öğrenme hızının fark edilmesiyle ilkokula 2. sınıftan başlayan Karakaş, babasıyla yaşadığı unutulmaz anıyı şu ifadelerle anlattı:
“Babamın sınıfında ilk soruyu çözmem istendiğinde büyük bir sorumluluk hissettim. ‘Babamı mahcup eder miyim?’ diye düşündüm ama doğru cevabı verdim. Babam ve sınıftakiler beni ayakta alkışladı.”
“9 YAŞINDA İLK KEZ GÖKYÜZÜNE BAKABİLDİM; O GÜN UZAY MÜHENDİSİ OLMAYA KARAR VERDİM”
Bilim teknik dergileriyle tanışmasının hayatında büyük bir dönüm noktası olduğunu söyleyen Karakaş, meslek seçiminde etkisi olan bu dergilere ilişkin, “Matematiksel dizaynlar, galaksiler, görseller… Hepsi bana büyüleyici geliyordu. O gün ‘Uzay mühendisi olacağım’ dedim.” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE’DE UZAY MÜHENDİSLİĞİ YOKTU; LAKABIM ‘UZAYLI TURGAY’DI’”
Çocukluk döneminde arkadaşları tarafından dışlandığını söyleyen Karakaş, bu zorluğu kendi yöntemleriyle aştığını belirterek, yaşadığı zorlukları şu ifadelerle anlattı:
“Mahallede ilk futbol topu bende vardı. Oyuncaklarım olunca herkes benimle oynamaya geliyordu. Bugün devletime kazandırdığım mühimmat çalışmalarının borcunu, babamın o gün bana aldığı oyuncaklarla ödediğimi düşünüyorum.”
“TÜRKÇE HOCAM ‘ZİHİNSEL ENGELLİLER OKULUNA GİT’ DEDİ”
Ortaokulda yaşadığı büyük kırgınlığı anlatan Karakaş, Türkçe hocasının kompozisyon ödevi sonrası kendisine söylediği "Sen zihinsel engelliler okuluna git" sözünü ve yaşadıklarını şu ifadelerle aktardı:
“Konu ‘İstikbal göklerdedir’di. Düşüncelerim çok iyiydi ama yazım güzel değildi. Sıra bana gelince hocamız ‘Sen zihinsel engelliler okuluna git’ dedi.”
Annesinin sınıfa girerek öğretmene tepki gösterdiğini söyleyen Karakaş, o anı şöyle anlattı:
“Annem ‘Bu çocuk beş haneli rakamları çözüyor, hangi Turgay’dan bahsediyorsunuz?’ dedi.”
Ortaokulun sonunda Türkçe notunun 7 olduğunu belirten Karakaş, diğer tüm derslerinin 10 olduğunu belirterek, “Matematikte Türkiye’yi temsil ettim. TÜBİTAK yarışmalarında dereceler aldım.” dedi.
“SİHA ÇALIŞMALARINDA GÖREV ALDIM; BİRÇOK ARKADAŞIM ŞEHİT OLDU”
Milli Gençlik Vakfı tarafından keşfedildiğini belirten Karakaş, gençlik yıllarında savunma teknolojilerine adım attığını söyledi. SİHA ekiplerinde yer aldığını söyleyen Karakaş, “SİHA çalışmalarına katkı sunan ekiplerde yer aldım. Birçok arkadaşım şehit oldu. Bana dokunamadılar çünkü serebral palsiliydim.” dedi.
“ÜNİVERSİTE SINAVINDA TÜRKÇE ÇÖZMEDİM; YİNE DE TÜRKİYE 25.Sİ OLDUM”
Sınav döneminde herkesin kendisinden büyük başarı beklediğini belirten Karakaş, Türkçe dersindeki travmanın etkisiyle ilginç bir karar aldığını söyledi. Karakaş, sınav süresine dair şunları kaydetti:
“‘Türkçe’yi yapamayan diğer dersleri nasıl yapacak?’ diyen hocamın sözlerini unutmadım. ‘5-6 net fazla yaparsam telafi eder’ dedim ve Türkçe çözmedim. Matematik ve fiziği fulledim, Türkçe 0 netle Türkiye 25.si oldum.”
“TEK TERCİH YAPTIM; BABAM DOKTOR OLMAMI İSTEDİĞİ İÇİN İKİ YIL BENİMLE KONUŞMADI”
Uzay bilimlerine girişinin ardından bölüm birincisi olarak mezun olan Karakaş, fakültenin adının değiştirilmesi için başlattığı kampanyayla bölümün yeniden yapılandırılmasına katkı sağladığını belirtti.
Yüksek lisans sürecinin önemine değinen Karakaş, “Yörünge hesapları ve füze güvenliği üzerine çalışıyorum. Bu konuda dünyada ilk 5 kişiden biriyim. Uzaya bir şey göndereceklerse danışmak zorundalar.” dedi.
“AKADEMİDE MOBBİNG YAŞADIM; ARDINDAN TÜBİTAK SAGE’YE GEÇTİM”
Üniversitedeki mobbing sürecinin ardından TÜBİTAK SAGE’ye geçiş yaptığını ifade eden Karakaş, akademide yaşadığı sıkıntıları şöyle özetledi:
“Japonya’dan hibeyle alınan teleskopun usule aykırı şekilde satın alınmasına ve laboratuvarın yabancı bir ekibe devredilmesine itiraz ettim. Bu nedenle dışlandım. Şikâyetim sonrası akademiden koparak TÜBİTAK SAGE’ye geçtim.”
“SAVUNMA SANAYİNİN KADERİNİ DEĞİŞTİREN FÜZEYİ 2.500 DOLARA ÜRETTİK”
TÜBİTAK SAGE’de göreve teknisyen kadrosunda başladığını ancak çözdüğü sorunlarla kısa sürede mühendis kadrosuna alındığını söyleyen Karakaş, savunma sanayindeki en önemli başarılarından birini şöyle anlattı:
“125 bin dolara alınan bir füzeyi 2 bin 500 dolara ürettik. Şimdi 60 ülkeye 35 bin dolardan satıyoruz.”
“BU ÜLKENİN SAVUNMASINDA MİHENK TAŞI OLDUM”
Kendisine yapılan uluslararası tekliflere rağmen Türkiye’den ayrılmayı düşünmediğini söyleyen Karakaş, sözlerini şöyle tamamladı:
“Maaşımın 10 bin katı teklif ettiler. Ama ben Türküm, hiçbir yere gitmem. Bu bayrağa borcum var. Yaptıklarım bir kitabın sadece önsözü. Asıl devrim robotik ve yapay zekâda olacak. Türkiye’nin kendi aklını üretmesi gerekiyor.”