63 yıllık çadırcılık geleneği tehlikede
63 yıldır çadırcılık mesleğini sürdüren usta Eroğlu, tecrübesini aktaracak çırak bulamıyor. Altın değerindeki bu geleneksel meslek, yeni işçi bulunamaması nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
Kırşehir'de çadırcılık mesleğini tarihi Uzun Çarşıda sürdüren Mehmet Eroğlu; yaz döneminin girmesiyle iş yoğunluğunun artış göstermeye başladığını fakat çalışacak işçi bulamadıklarını aktardı.
Çadırcı Mehmet Eroğlu, "63 yıl boyunca tek meslek yaptım. İşçi eksikliği nedeniyle mesleğimi devretme kararı aldım. Mesleğim altın gibi bir meslek. İşçi eksikliği nedeniyle özellikle yaz dönemlerinde iş yetiştirmede zorluk yaşıyoruz" dedi. Tarihi çarşıda 2 çadırcıdan birisi olan Eroğlu açıklamasında; "Bazen çadır ve tente yetiştirmek için geceler boyunca çalışıyoruz. Bazen ise müşteri bulmakta zorlanıyoruz. Çıraklık ve kalfalık okulu var ama onlarda; bobinaj işçisi, motor ustası ve ağırlıklı olarak sanayi alanı için çırak yetiştiriyor. Bazen işçi geliyor, iş olmuyor. Bazen ise iş oluyor, işçi olmuyor. Fabrikasyon üretim artınca mesleğimizde etkilendi. Eskiden çadırları kendimiz dikerdik, şimdi ise fabrikalar top halinde veriyor. İşçi olsa yine kendi üretimimizi kendimiz yapardık ve para kazanırdık" diye konuştu.
Tarihi Uzun Çarşı'da; eskimeye yüz tutmuş meslek grupları yaşatılmaya çalışılıyor.
Çadırcılık, Türk kültüründe göçebe yaşamın bir parçası olarak yüzyıllardır devam ediyor. Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan Yörük ve Türkmen toplulukları, keçi kılından yapılan “kara çadır”larla bu mesleği geliştirdi. Osmanlı döneminde askeri seferlerde çadırlar, ordunun barınma ihtiyacını karşılamak için kritik bir rol oynadı. “Otağ” adı verilen büyük çadırlar, padişahlar ve komutanlar için sembolik öneme sahip.
ÇADIRCILIK MESLEĞİNİN YAŞADIĞI BAŞLICA SORUNLAR
Modern barınma çözümleri ve endüstriyel üretim, el yapımı çadır talebini azalttı. Genç nesillerin ilgisizliği nedeniyle çırak bulunamıyor, bu da mesleğin yok olma riskini artırıyor. Geleneksel yöntemlerin yerini seri üretim alıyor.