Zincir market çalışanı Yeni Ankara'ya anlattı! Zincir marketlerde insanlık dışı koşullar: "Oturmak bile yasaktı!"
Yeni Ankara’ya konuşan Tez-Koop-İş Avukatı Cem Özben, ağır çalışma koşullarının işçilerin sağlığını yok ettiğini belirterek, “Sendikasız bırakılan çalışanların oturması bile lüks” dedi.
Ülke genelinde zincir marketlerde çalışan işçilerin karşı karşıya kaldığı ağır çalışma koşulları, son aylarda sosyal medyada paylaşılan görüntülerle yeniden gündeme geldi. Ayakta duramayacak kadar yorgun düşen, hatta baygınlık geçiren market çalışanlarının güvenlik kamerasına yansıyan anları, kamuoyunda tepki çekerken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, zincir marketlere denetim başlatıldığını, kişilerin iş tanımının olacağını ve sandalyede çalışacağını açıkladı.
"İŞÇİLER SENDİKASIZ BIRAKILIYOR"
Konuya ilişkin Yeni Ankara'ya değerlendirmelerde bulunan Tez-Koop-İş Sendikası Avukatı Cem Özben, yaşananları yalnızca bir çalışma koşulları sorunu olarak değil, aynı zamanda işçilerin temel haklarının ihlali olarak nitelendirdi. Özden, “Ulusal ve uluslar ötesi sermayenin giderek vahşileşen politikaları, zincir market işçilerinin hem beden hem ruh sağlığını geri dönülmez biçimde tahrip ediyor. İşçiler sendikasız ve savunmasız bırakılıyor. Sağlıkları, kimi zaman müşteri algısını yönetmek için pazarlama aracına dönüştürülüyor" dedi.
Özben, zincir marketlerde çalışan emekçilerin giderek ağırlaşan koşullara mahkûm edildiğini, bunun yalnızca iş yüküyle değil, çalışma ortamındaki sistematik ihlallerle de ilgili olduğunu belirtti. Özben’e göre, uzun saatler ayakta kalmaya zorlanan, ağır yükleri taşıyan ve sürekli müşteri baskısıyla karşı karşıya kalan işçiler, sağlıktan giderek uzaklaşıyor ve çalışanlar için bayılma, kronik rahatsızlık ve kalıcı sakatlık gibi sonuçlar artık olağan hale geliyor.
"İŞ GÜVENLİĞİ YASA HÜKMÜNÜN UYGULANMADIĞINI GÖRÜYORUZ"
"Meselenin ulusal mevzuat kısmını ise ilk önce Anayasa ile ele almakta fayda görüyorum" diyen Özben, anayasada yapılması gereken değişikliklere ilişkin şunları kaydetti:
"Anayasamızın 'Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı' başlıklı 17. Maddesinde yer alan düzenlemeye göre herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma hakkına sahiptir. Ne yazık ki market işçilerinin, yoğun, yıpratıcı, insanlık dışı çalışma koşullarına maruz kalmaları; ne maddi ne de manevi varlıkları korunmuyor. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda işverenin, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğu açıkça düzenlenmiş olmasına rağmen bu yasa hükmünün uygulanmadığını görüyoruz."
"SANDALYE BÖLGENİN SOSYOEKONOMİK YAPISINA GÖRE KONUYOR"
Cem Özben, işçilerin örgütlenme hakkının baskılarla ve hukuka aykırı yöntemlerle engellendiğini, bu nedenle kötü koşulların daha da sertleştiğini vurguluyor. Özben, zincir marketlerde kasiyerlerin oturup dinlenme imkânının dahi, şubenin hedef kitlesine göre belirlendiğini vurgulayarak, "Alt gelir gruplarına hitap eden şubelerde sandalye bile verilmezken, üst gelir gruplarına yönelik mağazalarda bu imkan sağlanıyor" dedi. Cem Özben'e göre bu durum, sermayenin işçinin sağlığını bile bir pazarlama aracına dönüştürdüğünün göstergesi. Özben, 2017’de hazırlanan “Ulusal ve Yerel Zincir Market İşyerlerinde Çalışma Koşullarının İyileştirilmesi Programlı Teftişi Sonuç Raporu”nun üzerinden yıllar geçmesine rağmen kalıcı adımlar atılmadığını, şimdi yeniden denetim sürecine girildiğini hatırlatıyor.
"OTURMAK YASAKTI, DİZİMDE AĞRILAR BAŞLADI"
Ankara’da bir zincir markette çalışmış olan Betül Damla, Yeni Ankara'ya yaptığı açıklamada, çalışma şartlarının kötülüğünü anlattı. Çalışma saatlerinin neredeyse tamamını ayakta geçirdiğini, resmi mola hakkı olmasına rağmen yoğunluk gerekçesiyle bu sürenin çoğu zaman kullandırılmadığını ve romatizma hastası olduğunu belirten Damla, “Gün boyu ayakta kalmak dizlerimde dayanılmaz ağrılara, zamanla da topuklarımda hissizliğe neden oldu. Müşteri yokken bile oturmak yasaktı. Bulabildiğimiz ilk fırsatta bir köşeye geçmeye çalışıyorduk” dedi.
Görev tanımlarındaki belirsizlik de Damla’nın altını çizdiği bir başka sorun. Kimi günler marketi sabah tek başına açmak zorunda kaldığını, aynı anda reyon düzenlemek, sevkiyatla ilgilenmek ve kasada çalışmak zorunda kaldığını aktaran Damla, kasada sandalye bulunan marketlerde bile çoğu zaman oturamadıklarını, çünkü net bir görev ayrımı yapılmadığını söyledi.
PSİKOLOJİK BASKI VE KEYFİ MESAİ UZATMALAR
Marketlerde fiziksel yükün yanında psikolojik baskılarında olduğunu ve yöneticilerin çalışanlara sözlü şiddette uyguladığını vurgulayan Damla, "Sizden bir şey olmaz, sizi kim aldıysa hata yapmış gibi cümleler motivasyonumuzu yok ediyorlardı. Sabah vardiyasında çalıştığım zaman aklam 18.00’de çıkmam gerekirken, bölge müdürü mağaza dağınık diyerek herkesi kalmaya zorladı. Mesai saatleri planlandığı gibi bitmiyordu" dedi.