Yeşil Etki Derneği Başkanı Ataman'dan "gıda enflasyonu" yorumu: Kronikleşti!
Yeşil Etki Derneği Başkanı Mine Ataman, “Gıda enflasyonundaki belirsizlik hali bir tür kronik hastalığa dönüştü. Dünyada endişe kaynaklı depresyon ekonomisinin maliyeti 5 trilyon dolar.” dedi.
Yeşil Etki Derneği Başkanı Mine Ataman, düzenlediği basın toplantısında, gıda enflasyonu ve tarım sektöründe yaşanan sorunları değerlendirdi.
Ankara'da bir mekanda düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada Ataman, gıda enflasyonunun nedeninin bazı kesimler tarafından yanlış tespit edildiğini söyledi.
Ataman, “Müthiş cadı avına çıkılıyor. Hepimiz bir suçlunun peşine düşüyoruz. ‘Suçlu kahramanlar’ ilan etme hali konunun paydaşı olan herkese üzerindeki yükü atmayı sağlıyor. Gıda enflasyonunu bu nedenle yanlış tespit ediyoruz. Endişe, panik enflasyonu gıda değer zincirindeki fiyatlama mekanizmasına yükleniyor. O mekanizma şişiyor ve sorunlar sarmalına dönüşüyor.” dedi.
“GİRDİ KALEMLERİ YAYINLANSIN”
Ataman, girdi maliyetlerinin yayınlanmasını talep ettiklerini vurgulayarak, “Biz suçlu yarattıkça çözümü gölgeliyoruz. Suçlu kahramanlar fenomeninin ortadan kaldırılması ve sürecin doğru tanımlanabilmesi açısından her ay gıda enflasyon sepetindeki belirli ürünlerin tarlayla market arasındaki girdi kalemleri yayınlansın istiyoruz. Aradaki kişilere gerek yokmuş gibi algı yaratılıyor. Bu sayede belirsizlik ortamı oluşuyor. Bu da panik enflasyonuna neden oluyor. Gıda enflasyonundaki belirsizlik hali bir tür kronik hastalığa dönüştü. Dünyada endişe kaynaklı depresyon ekonomisinin maliyeti 5 trilyon dolar.” ifadesini kullandı.
“DEĞER ZİNCİRİ TÜKETİCİYİ FİNANSE ETMEK ZORUNDA MI?”
Yapısal çözümün gerekliliğini anlatan Ataman, “Gelirimiz çok düşük. Türkiye’deki çalışanların yüzde 51’i asgari ücretle geçiniyor. Bu kadar düşük gelirle yaşarken değer zinciri tüketiciyi finanse etmek zorunda mı? Düşük gelirlinin gıdaya erişiminde problem varsa bu yapısal bir çözüm gerektiriyor.” sözlerini kaydetti.
Tarım Ekonomisti İbrahim Oğuz ise Türkiye’de tarımdaki değer zincirini anlattı.
Oğuz, çiftçinin zarar ettiğini belirterek, şunları söyledi:
“İŞLEYİCİLERİN KÂRI ÇOK DÜŞÜK”
“Değer zinciri tedarikten başlıyor. Mandalinanın toplam maliyeti 26 lira tutuyor. Bunun 10 lirası ana girdi maliyeti. Üreticiye maliyeti ise 5 lira. Üretici ise 2 liraya zararına satılıyor. Bizim en büyük sıkıntılarımızdan biri ise fire kayıp oranları. Çiftçi zarar ediyor ancak işleyiciler zarar etmiyor ama kârları düşük. Perakende satıcıların aracıları ortadan kaldırılabilir mi kısmında ise iyi bir operasyonel özelliğe sahip olması lazım. Bu da onlar açısından her ürün bazında mümkün olmayabilir.
“10 KATINA ÇIKMASI BEKLEDİĞİMİZ BİR DURUM DEĞİL”
Ürünün değer zincirinde 10 katına çıkması beklediğimiz bir durum değildir. Beklediğimiz rakam yaş sebze meyvelerde aslında 3 buçuk katıdır. Kuru baklagillerde ise 2.7’yi geçmemesi lazım. Ortalama yüzde 90 dışa bağımlıyız. O da bizi inanılmaz derecede kırılgan yapıyor. Döviz kurlarındaki dalgalanma veya dalgalanma riski otomatik olarak fiyatlara yansıyor. Tarım da bir ekonomik faaliyettir. Arz miktarı arttığı andan itibaren olan üreticiye oluyor. Üreticinin örgütlü olmaması veya üreticinin ölçek ekonomisinde yeterli seviyede bulunmasından dolayı üretici çok zor duruma düşebiliyor.”