Yenilik Partisi Genel Başkanı Yılmaz'dan seçim mesajı: Bizim meselemiz koltuk değil, geleceği omuzlamak!
Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz, Türkiye’nin temel sorunlarına çözüm odaklı yaklaştıklarını belirterek, “Bizim meselemiz koltuk değil, geleceği omuzlamaktır.” dedi.
Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz, Yeni Ankara’ya yaptığı açıklamada, Türkiye’nin temel sorunlarına çözüm odaklı yaklaştıklarını söyledi. Yılmaz, “Bizim meselemiz koltuk değil, geleceği omuzlamaktır.” dedi.
Mevcut düzenin, gençleri mesleki açıdan geleceği olmayan alanlara ittiğini belirten Yılmaz, "Bugün 10 kişilik kontenjan için 1000 mezun veriyorsanız ve bunların 990’ı işsiz kalıyorsa, burada planlama yok, burada gelecek yok demektir." dedi.
Eğitimin, bölgesel kalkınma ile entegre edilmesi gerektiğine dikkat çeken Yılmaz, "Ardahan’da neden uluslararası ilişkiler bölümü var? Ardahan hayvancılıkla bilinirken, neden burada hayvan ırkları, et ve süt teknolojileri üzerine uzmanlaşmış fakülteler kurulmaz? Neden tarım ilaçları üzerine araştırma üniversiteleri yok? Neden bitki, meyve ve toprak üzerine ihtisaslaşma yok?" diye sordu.
Partisinin bu konuda somut çözüm önerilerine sahip olduğunu belirten Yılmaz, eğitimle üretimi buluşturacak modellerin hayata geçirilmesi gerektiğini belirterek, "Her öğrencinin kendi alanında iki yıllık saha eğitimi alacağı, uzmanlaşma odaklı yeni bir üniversite modeli öneriyoruz. Gençliği sadece diplomayla değil, üretimle ve beceriyle donatmalıyız." diye konuştu.
"SU, ÖNÜMÜZDEKİ YÜZYILIN EN STRATEJİK MESELESİ OLACAK"
Yılmaz, Türkiye’nin 2030 yılında kuraklık, 2045-2050 yılları arasında ise çölleşme tehdidiyle karşı karşıya olduğuna dikkati çekerek, "Bu bir senaryo değil, bu bir gerçek. Kuraklık başladı, nehirler kuruyor, göller çekiliyor. Türkiye su zengini bir ülke olmaktan çıktı. Artık suyu en stratejik kaynağımız olarak kabul etmek zorundayız." şeklinde konuştu.
Su yönetiminde millî çıkarların korunması gerektiğine dikkat çeken Yılmaz, Fırat ve Dicle nehirlerinin kontrolsüz şekilde dış ülkelere akmasının bir millî güvenlik meselesi olduğunu dile getirdi. Yılmaz, "Bu sular önce PKK kontrolündeki bölgelere, oradan Irak’a, oradan Basra’ya gidiyor. Biz ise başkentte yüzde 8 baraj doluluğuyla susuz kalıyoruz. Su varken suyu yönetemeyen bir sistem, petrol olsa ne yazar?" dedi.
Yılmaz, deniz suyunun arıtılmasının kalıcı bir çözüm olmadığını belirterek, Türkiye’nin doğal su kaynaklarını koruyacak ve sürdürülebilir şekilde yönetecek bir "Millî Su Politikası" inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.
"ORMANLAR YANIYOR, VİCDANLAR SUSUYOR"
Doğa katliamına dönüşen orman yangınlarına da değinen Yılmaz, "Bu ülkede 150 bin imam var ama ormanlar yanarken bir tanesi bile bu konuda kamuoyu oluşturmak için konuşmuyor." dedi.
İslam dininde her canlının kutsal olduğuna işaret eden Yılmaz, çevre tahribatının sadece ekolojik değil, aynı zamanda ulusal bir beka meselesi olduğunu dile getirerek, "Ağaç da canlıdır. Bugün ormanlarımız sistemli olarak yok ediliyor. HES projeleriyle dereler kurutuluyor, maden ruhsatlarıyla dağlar delik deşik ediliyor. Bu sadece çevre meselesi değil, bir beka meselesidir." diye konuştu.
Yılmaz, Türkiye’deki gençlerin potansiyeli olduğunu ancak gençlerin potansiyelinin değerlendirilemediğine dikkati çekti.
Yılmaz, bir sonraki genel seçimde iktidar olmak istediklerini ifade ederek, "Biz 15 dönem iktidarda kalmak isteyenlerden değiliz. Biz gençlerin iktidarını inşa etmek istiyoruz. Çünkü bu ülkenin geleceğini sırtlayacak olan üretim gücüyle, vicdanıyla ve bilimiyle bu gençliktir." dedi.