Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Altınöz, AK Parti ile ittifak şartını Yeni Ankara’ya anlattı

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Altınöz, Yeni Ankara’ya yaptığı özel değerlendirmede Türkiye gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Altınöz, ahlak ve maneviyat vurgusundan, belediyelerdeki çalışmalarına, yolsuzluk iddialarına, 'Terörsüz Türkiye Komisyonu'na, Gazze meselesine, ekonomi politikalarına ve seçimlere dair geniş kapsamlı mesajlar verdi. Altınöz, AK Parti ile Yeniden Refah Partisi arasında yeniden bir ittifak olabilir mi? sorusuna da dikkat çeken bir cevap verdi.

“ÖNCE AHLAK VE MANEVİYAT” VURGUSU

Türkiye’nin en büyük probleminin “önce ahlak ve maneviyat” düsturunun eksikliği olduğunu söyleyen Altınöz, adil ve düzgün yöneticilerin ancak sağlam bir ahlaki ve manevi altyapıya sahip kişiler arasından çıkabileceğini vurguladı.

Belediyecilik anlayışlarını bu ilkeye dayandırdıklarını belirten Altınöz, adil yönetimle ilgili olarak da "Bunu Yeniden Refah Partisi sağlayabilir. Diğer partiler bunu sağlayabilir mi? Sağlayamaz çünkü onların böyle bir bakış açısı yok. Tamamen materyalist manada ülkenin sorunlarını paylaşan partiler. O yüzden de biz diyoruz ki Türkiye'de 180 parti var. 180 parti içerisinde 179 parti bir yana, Yeniden Refah Partisi bir yana." dedi.

YOZGAT BELEDİYE BAŞKANI KAZIM ARSLAN'A ÖVGÜLER

Belediyecilikte havuz sistemi uyguladıklarını anlatan Altınöz, borçlu devralınan belediyelerin kısa sürede denk bütçeye geçirildiğini söyledi.

Örnek olarak Yozgat Belediyesini gösteren Altınöz, Belediye Başkanı Kazım Arslan tarafından gelir ve giderin şeffaf biçimde kontrol altına alındığını dile getirerek, şunları ifade etti:

"Mesela Yozgat Belediye Başkanımız daha önce denk bütçeyle bıraktığı belediyeyi 2.1 milyar TL borçla devraldı. Düşünebiliyor musunuz? 5 yılda 2.1 milyar TL borçlanmış belediye. Ne var ne yok satmış. Sattıktan sonra bu kadar da borç var. Kazım Aslan Başkanımıza dedim ki 'Başkanım ne umdunuz, ne buldunuz?' Kendisi belediye başkanı seçildikten bir hafta sonra genel merkezimizde bizi ziyaret etti. Dedim 'Başkanım nasıl oldu?' yani teslim aldığınız zaman daha önceki şartları da biliyorsunuz. 5 yıl orada belediye başkanlığı yaptınız, şehri milletvekilliğini yaptınız. Nasıl bir tabloyla karşılaştınız?

Dedi ki 'Ben denk bütçeyle bırakmıştım belediyeyi. Geldim 2.1 milyar TL borç var. Ben belediyeyi 400 personelle bırakmıştım, bin 100 personelle devraldım tekrar. Geldiğim zaman günde belediyede 4 ton mazot kullanılıyordu. Hemen ekibi değiştirdim. Günde 4 ton mazot kullanılan belediyelerin iş makineleri, araçları vesairesi 300 litreye düştü.' Şu anda Yozgat Belediyemiz denk bütçe yaptı. Borçlarını ödüyor. Şu anda yeni inşaatlar yapıyor. Bu inşaatları yapıp mesela kiraya veriyor. Personel politikasını çok ciddi bir şekilde verimlilik çerçevesinde, performans çerçevesinde değerlendirdi. İhtiyacımız olmayan personellerle yollarımız ayrıldı. Ve şu anda Şehri Huzur Konut Yapı Kooperatifi isminde bir kooperatif kurdu. Kendisi de kooperatifin başkanı oldu."

"YOLSUZLUĞU KİM YAPARSA YAPSIN HESAP SORULUR"

İBB ile başlayan ve CHP'li birçok belediyeye sıçrayan yolsuzluk ve rüşvet tartışmalarına da değinen Altınöz, “Kim yolsuzluk yaparsa yapsın, hukuk önünde hesabını verecektir.” dedi.

Altınöz, Yeniden Refah Partisi'nin adalet anlayışını vurgulayarak, parti olarak hiçbir usulsüzlüğe göz yummadıklarını kaydetti.

“TERÖRSÜZ TÜRKİYE KOMİSYONU” ÇIKIŞI

TBMM’de kurulması planlanan “Terörsüz Türkiye Komisyonu” hakkında da konuşan Altınöz, “Eğer İmralı’ya heyet gönderilirse biz o komisyondan çekiliriz.” dedi.

Şehit ailelerinin rızası ve helalleşmesi olmadan böyle bir sürecin kabul edilemeyeceğini belirten Altınöz, şöyle devam etti:

"Biz İmralı'yla olan süreçlerde zaten Dem Parti milletvekillerinin görüştüğünü herkes biliyor. Gidiliyor, geliniyor, konuşuluyor, görüşülüyor. Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi de Öcalan'la görüşürse, İmralı'yla görüşürse o zaman bizim yaklaşık 50 yıldır süren terör süreci neden binlerce insanın şehit olmasına yol açtı? Yani eğer bu iş baştan bu şekilde yapılacaktıysa yani 50 yıldır bu iş yapılmadıysa şu anda bu iş bu şekilde eğer İmralı'yla diyalog sürecine Türkiye Büyük Millet Meclisi işin içine giriyorsa o zaman bizim 50 yıldır yürütmüş olduğumuz politikada bir anormallik var. Biz terörsüz Türkiye olsun derken, Türkiye'nin bir kısmını bölüp, parçalamak otonomidir, özerkliktir, federasyondur. Biz bu tür konulara baştan beri karşıyız. Türkiye'nin bir çakıl taşını dahi biz vermeyiz, böldürmeyiz. Bu konuda da Türkiye'nin teminatı olan parti Yeniden Refah Partisidir. Türkiye'de insan hakları ve özgürlükleri en çok savunan, en çok destekleyen parti Yeniden Refah Partisidir."

"7 EKİM’DE GAZZE'YE TÜRK ASKERİ GÖNDERİLSEYDİ FARKLI OLURDU"

Gazze'ye ulaşmak üzere yola çıkan Sumud Filosu'nda Konya Milletvekili Ali Yüksel, Gençlik Kolları Başkanı Melih Güner ve Genel Merkez STK'lardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Yaşar Özkan'ın yer aldığını belirten Altınöz, Gazze’de yaşanan katliama ve hükümete sert tepki gösterdi.

İktidarı pasif kalmakla eleştiren Altınöz, şunları kaydetti:

"Türk askeri 7 Ekim’de Gazze’ye gönderilseydi bugün tablo çok farklı olurdu. İslam ülkeleri ise suskun ve sessiz. Hatta biliyorsunuz, Netanyahu'nun bir sözü var. 'Bu Müslüman ülkelerin liderlerine sesleniyorum. Oturun oturduğunuz yerde. Bak haddinizi bilin. Sizi indiririz o koltuktan. O koltuğunuzu altınızdan çekeriz. Biz ne dersek tabi olacaksınız' dedi. Bir Müslüman ülkenin devlet başkanı veya cumhurbaşkanı veya başbakanı da çıkıp da sen kim oluyorsun? Kime söylüyorsun o sözü? Hadi gel bakalım al bizim altımızdan koltuğu demedi.

7 Ekim olayları başladığı zaman genel başkanımız Fatih Erbakan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş'a hemen bir dilekçe verdi. Dedi ki, Türk askerini Gazze'ye acil bir şekilde güvenlik koridorunu oluşturacak şekilde gönderin. Dediler ki "Vay Sayın Erbakan, ne yani? İsrail'le savaşacak mıyız? İsrail'le savaşalım demiyoruz. Necmettin Erbakan hocamız 30 yıl önce bu ülkede başbakanlık yaptı. El-Halil kentine Türk askerini gönderdi. El-Halil kentinde herhangi bir olay oldu mu? Olmadı. Türk askeri güçlüdür. Türk askerinin kıyafeti yeter. Kendisinin gitmesine bile gerek yok. Sen Türk askerinin kıyafetini gönder. Orada 20 tane, 30 tane kardeşimize giydir. Orada herkes hazır ola geçer. Türk askeri korkusuzdur, güçlüdür. Biz bunları yapsaydık şu anda Gazze'de işler bu noktaya gelmezdi. Şimdi Gazze taş üstünde taş kalmadı. "

"GEREKİRSE CİHAT İLAN EDİLECEK"

Türkiye’nin İslam aleminin lideri olduğunu vurgulayan Altınöz, "Gerekirse cihat ilan edilecek. Biz cihatı ne zaman ilan edeceğiz? İslam aleminin lideri miyiz biz? Lideriyiz. Cihat ne zaman ilan edilecek? Müslümanlara zulmedildiği zaman. Lidersek gereğini yapacağız. Biz buradan sadece telefon diplomasisiyle yapılan olayları kınayarak nereye kadar devam edebiliriz?" diyerek hükümete seslendi.

Malatya Kürecik’teki radar üssünü de eleştiren Altınöz, İsrail’in füze atışlarında bu üssün sağladığı istihbarattan yararlandığını belirterek hükümetin bu üssü kapatması gerektiğini savundu.

Altınöz ayrıca, "Türkiye'nin İsrail'de bizim limanlarımızdan İsrail'e giden gemilerin halen aktif bir şekilde limanlarımızdan çıktığı ve İsrail'e ürün götürdüğü mal götürdüğüne ilişkin bilgiler geliyor. Bu bilinen bir gerçek zaten sosyal medyada da girdiğiniz zaman buna ilişkin onlarca haber görüyorsunuz." diyerek İsrail ile ticaretin sürdüğünü de iddia etti.

Yeniden Refah Partisinin yüzde 7 oy oranıyla ana muhalefet partisi olduğunu belirten Altınöz, "Neden? Çünkü en son yerel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti oldu. AK Parti iktidar partisi olmasına rağmen 2. parti, 3. olan biz de ana muhalefet partisiyiz." dedi.

"KUR KORUMALI MEVDUAT ÜLKEYE BEDEL ÖDETTİ"

Ekonomi konusundaki açıklamalarında, Erbakan döneminde yapılan memur ve emekli zamlarını hatırlattı. Havuz sistemiyle kısa sürede 35 milyar dolar kaynak bulunduğunu belirten Altınöz, mevcut ekonomik politikalara eleştiri getirdi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Altınöz, ekonomiye ilişkin şu açıklamalarda bulundu:

"Mesela kur korumalı mevduat hesabı bir felakettir. Bunun hesabını bu AK Parti yöneticileri gün gelince verecektir. Hem manevi olarak verecektir. Hem de böyle bir şeyi nasıl yaptılar bunun muhakkak hesabını verecekler. Mahallenin delisi yapamaz bunu. Mahallenin delisi öyle bir şeye tevessül edemez. Çünkü şimdi sizin bir paranız var, dolar. Doları alıyorsunuz. Doları TL'ye çeviriyorsunuz. diyorsunuz. Yıllık yüzde 60-65 faiz veriyorsunuz. Dolar dolar olarak kalıyor. Hatta bunun üzerinden alıyorsunuz. O kalan dolarla tekrar başka bir bankaya gidip tekrar kredi alıyorsunuz kur korumalı mevduat hesabı açıyorsunuz. Kredi kullanıyorsunuz. O krediyle kur korumalı mevduat hesabı açıyorsunuz. 7-8 kere bu işlemi yapan var biliyor musunuz? Ya bunu deli yapmaz. Geçtiğimiz günlerde sonlandı ama tabii Türkiye'ye çok büyük faturası çıktı. Türkiye 85 milyon çalışıyor, çalışıyor, çalışıyor. Kur korumalı mevduat hesabında parası olanlara emeğini ve alın terini teslim ediyor."

"EKONOMİ BİZİM İŞİMİZ"

Yeniden Refah Partisinin ekonomi politikası hakkında da net açıklamalar yapan Altınöz, konuşmasına şöyle devam etti:

"Ekonomide çok iddialıyız. Geçmişte yapmış olduğumuz icraatlar zaten ekonomide bizim ne kadar güçlü bir parti olduğumuzu ortaya koyuyor. Biz Yeniden Refah Partisi olarak Milli Görüş'ün partisiyiz. Adil, düzen, ekonomik sistemini benimseyen bir partiyiz. Bizim Geçmişteki iktidarlarımızda biz bu konulara çözüm bulduk. Bulduk mu? Bulduk. Denk bütçeyi yaptık mı? Yaptık. Havuz sistemini kurduk mu? Kurduk. Gelir gelmez, kasa tam takır kuru bakır iken yüzde 50 zamla işe başladık mı? Başladık. Bizim iktidarımızda, 30 yıl önce Milli Görüş'ün kurucu lideri Erbakan hocamızın Başbakanlığı döneminde biz iktidara geldiğimizde memura yüzde 50 zamla başladık. Emeklilere yüzde 100, yüzde 200, yüzde 300'e varan zamlar yaptık. Bu rakamları şimdi söylemek çok kolay. Hayata geçti bunlar. Şu anda ailenizde memurlar vardır, değil mi? Şimdi o memurlara sorun. Deyin ki: Yeniden Refah Partisi gelecek, size yüzde 50 ile yüzde 75 arası zam yapacak deseniz inanır mı? İnanır. İnanır çünkü yapıldı daha önce. Geçmişte 28 Şubat'ın olmasında en önemli sebeplerden birincisi havuz sistemini kurmamızdı, ikincisi de D8'leri kurmamızdı. Havuz sistemini kurduk. İçeride ekonomide 6 ayda 35 milyar dolar para topladık. Kur korumalı mevduat hesabı açtık mı? Açmadık. Zam yaptık mı? Mesela şekere, demir çeliğe, çimentoya zam yaptık mı? Hayır, yapmadık. Vergi koyduk mu? Koymadık."

Kasım ayında yapılacak 3. Olağan Genel Kongre hakkında da konuşan Altınöz, en büyük güçlerinin yine kadınlar ve gençler olacağını söyledi.

Altınöz ayrıca, Yeniden Refah Partisinin 3 yıl üst üste Türkiye'nin en çok üye sayısını arttıran parti olduğunu hatırlatarak yıl sonu hedeflerinin 750 bin üye olduğunu söyledi.

YENİDEN REFAH, AK PARTİ İLE YENİDEN İŞBİRLİĞİ YAPAR MI?

2023 seçimleriyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Altınöz, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Yeniden Refah Partisinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verdiği desteğe dair pişman olup olmadığı sorusu üzerine o dönem verilen desteğin ardında yatan 30 maddelik ittifak protokolünü "Bizim Cumhur İttifakı'nda yer almamızdaki en önemli sebeplerden bir tanesi Yeniden Refah Partisi olarak bu 30 maddenin hayata geçirileceğine olan inancımızdı. O dönemde AK Parti yöneticileri ile başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere Külliye'de bir toplantı yapıldı. Bu toplantıya ben de katıldım. Sayın Cumhurbaşkanı 'Elbette biz bu maddelere imza atarız.' dedi. Ve hatta çıkarttı kalemini kendisi imza atacakken daha sonra yapılan istişarede iki partinin genel sekreteri bunlara imza atsın denildi." ifadeleriyle hatırlattı.

Altınöz, "Tabii bir pişmanlığımız var. Bu protokolu biz memleketin, milletin refahı için istemiştik. Sonuçta bu protokol hayata geçirilebilirdi ama geçirilmedi. Bu bakımdan tabii ki bir pişmanlığımız var. Pişmanlığımız memleketin, milletin kaybettiği zamandan dolayı." dedi.

"BU KEZ ERDOĞAN ERBAKAN'I DESTEKLESİN"

Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Yeniden Refah Partisinin yeniden AK Parti ve Cumhur İttifakı'nı destekleme ihtimalini net bir şekilde reddeden Altınöz, "Olamaz. Çok net bir şey söylüyorum. Siz soruyu sordunuz. Ben de çok net cevap veriyorum. Bu sefer Sayın Erdoğan Sayın Erbakan'ı desteklesin. Biz AK Partinin yedek lastiği değiliz, stepnesi de değiliz. Bu seçimde de Sayın Erdoğan Sayın Erbakan'ı desteklesin. Eğer bu maddeleri hayata geçirseydi tabii ki bu destek mümkün olabilirdi ama gördük ki verilen sözler yerine getirilmiyor." sözlerini sarf etti.

Ülkedeki 16 milyon emeklinin geçinemediğini ve bunun sebebinin kaynakların başka yerlere akması olduğunu belirten Altınöz, Türkiye'nin topyekün tüm kaynaklarını bir çatı altında toplaması ve buralardan gelen geliri vatandaşlara aktarması gerektiğini söyledi.

Altınöz, faiz ekonomisini ve olası ittifak senaryosunu da "Zaten 85 milyon insan çalışıyor. Çalışıyor, vergi veriyor. Bu vergileri biz ne yapıyoruz? Borç faizini ödüyoruz. 22 yıllık AK Parti iktidarının borç faizini ödediği rakamı biliyor musunuz? 598 milyar dolar. Ya şimdi bu rakamları söyleyince çok basit geliyor insanlara. Yazık günah bu para borca borç faizine gitti. Niye gitsin borç faizine? Bizim borçlanmaya ihtiyacımız yok. Bak anlatıyorum havuz sistemini. Bizim borç verecek paramız var.

Türkiye ekonomide maalesef iyi yönetilmiyor. İyi yönetilmediği için de artık bizim herhangi bir partiyle ittifak yapmamız söz konusu olamaz. Hani yeniden Refah Partisi çatısı altında ittifak yapılabilir tabii ki. Sayın Genel Başkanımızın Cumhurbaşkanlığı çatısı altında bir ittifak yapılabilir tabii ki." açıklamasında bulundu.

YENİDEN REFAH PARTİSİ MANSUR YAVAŞ YÖNETİMİNDEN MEMNUN MU?

Yeniden Refah Partisinin ABB Başkanı Mansur Yavaş'ın başkanlığından memnun olup olmadığına dair soruya da cevap veren Altınöz, "Ankara'da gördüğümüz kadarıyla Sayın Mansur Yavaş ilkeli bir belediyecilik yürütüyor. Özellikle de bütçe açısından. Baktığımız zaman, herhangi bir olumsuzluk, yolsuzluk sözü duymuyoruz belediyede. Geçmişten gelen çok ciddi borçlar var. Bu borçlar ödenmeye çalışılırken icraat da yapmak çok kolay değil. Ben Ankara'dan ne bekliyorum? Örneğin biz Ankara'da bisiklete rahatlıkla binebilmeliyiz. Örneğin yağmurlar yağdığı zaman sokaklarda su basmasını veya evlerin özellikle bodrumların su basmasını istemeyiz. Bunların yapılması için altyapıya ihtiyaç var. Ankara'nın altyapısının güçlendirilmesi lazım. Bu bir gerçek ama tabii bunlar belediyecilik hizmeti olarak görülürken şu anda belediyelerimizin tamamı sosyal belediyecilik yapıyor. Yani ihtiyacı olan insanlara erzak dağıtımı, doğalgaz desteği var. Bunlar normalde hükümetin işi. Hükümet bunları yapmadığı için belediyeler yapıyor. Mesela kreş açıyor belediye. Belediyenin kreş açmak gibi bir görevi yok ki. Mesela mesleki eğitim kursları açıyor belediye. Bu belediyenin işi değil ki. Bunların hiçbiri belediyenin işi değil, bunların hepsi hükümetin işi." dedi.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber