Yasin Aktay 15 Temmuz'u anlattı! “Halkın iradesine karşı yapılmıştı, ölsek de meclisten çıkmayacaktık"
Eski AK Parti Genel Başkan Danışmanı ve eski Siirt Milletvekilli Yasin Aktay 15 Temmuz 2016'da mecliste yaşananları Yeni Ankara'ya anlattı. 15 Temmuz gecesi beraberindeki isimlerle meclise gittiklerini belirten Aktay, "Meclisin kapıları kapalıydı, kapıları zorlayarak içeri girdik" dedi.
Yeni Şafak gazetesi, Al Jazzera yazarı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski danışmanı olan eski AKP Siirt Milletvekili Yasin Aktay, 15 Temmuz 2016 gecesi yaşadıklarını Yeni Ankara'ya anlattı. Darbe söylentilerinin ilk kez duyulmaya başladığı saatlerde aralarında Ekrem Direkçi'nin de olduğu bir grup isimle gündem değerlendirmesi için AK Parti Genel Merkezi’nde olduğunu belirten Aktay, “Henüz eve gitmemiştik, günün değerlendirmesini yapıyorduk” dedi. Aktay, “Bir arkadaşım telefonla ‘Hocam darbe oluyor’ dediğinde şaka sandım. Ancak gerçek olduğunu anlayınca hemen abdest aldık ve yola koyulduk” dedi.
Yasin Aktay 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
"Asistanım arayıp 'Hocam darbe oluyor' dediğinde inanamadım. Şaka yapıyor sandım ancak kısa sürede gerçeği anladık. Genel Başkan Yardımcılarımızla ve partili arkadaşlarla haberleşip Çankaya Köşkü’nde buluşma kararı aldık. İlk yaptığımız şey abdest almak oldu. Sonra yola çıktık."
Çankaya’da bazı bakanlar ve milletvekilleriyle bir araya geldiklerini anlatan Aktay, burada istişarelerle ne yapılması gerektiğini tartıştıklarını ifade etti. Aktay, milletin iradesine karşı yapılan bu darbeye karşı durmanın ilk adımı olarak Meclis’e gitme ve Meclis’i açma kararı aldıklarını belirterek şunları söyledi:
"Çankaya’dan çıkarken savaş uçakları çok alçaktan uçuyordu. Kapılar kapanmıştı, çıkışımız zor oldu. Ama Meclis’e vardık. Meclis o sırada kapalıydı. Kapıları zorlayarak açtık. Işıklar sönüktü. İçeri girip toplandık. Kısa sürede diğer milletvekilleri de geldi. CHP’liler de vardı. Mahmut Tanal’la sabaha kadar beraberdik. O anlarda tüm vekillerde bir kararlılık vardı. Kimse bu darbeye razı değildi."
Televizyonlara bağlanamadıklarını, sosyal medya üzerinden mesaj verdiklerini söyleyen Aktay, bu yayınların darbecileri paniklettiğini, beklemedikleri bir tepkiyle karşılaştıklarını ve bunun üzerine Meclis’in bombalandığını ifade etti. Meclis bombalandığı sırada içeride olduklarını söyleyen Aktay konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Meclis bombalandığında içindeydik. Salim Uslu ile birlikte bombanın düştüğü yerden birkaç dakika önce geçmişiz. Salonun tavanındaki avizeye baktım, üzerime düşmemesi için yerimi değiştirdim. Birçok arkadaş sığınağa geçmek istedi. Parti sözcüsüydüm ve yayınlara bağlanmam gerekiyordu. El-Cezire’ye bağlandım. Bu darbenin sıradan bir darbe değil, bir işgal hareketi olduğunu anlattım."
Aktay, bu işgal girişiminin Arap Baharı süreciyle ilişkilendirilmesi gerektiğini, FETÖ’nün sadece iç dinamiklerle hareket eden bir yapı olmadığını, Türkiye'yi durdurmak isteyen küresel bir planın parçası olduğunu savundu. Aktay sözlerine şu şekilde devam etti:
"O gece Erol Olçak ve oğlunun şehit olduğu haberini aldık. Çok üzüldük. Meclis yeniden bombalanır mı diye sürekli tetikteydik. Kimse dışarı çıkmadı. 'Ölsek de bu darbeyi kabul etmeden öleceğiz' dedik. Yargılamalar oldu ama bu yapı tamamen yok olmadı. Etkisiz hale getirildi."
"KONTROLLÜ DARBE, TİYATRO GİBİ SÖYLEMLERLE DARBEYİ SULANDIRDILAR"
CHP’nin 17-25 Aralık sonrası FETÖ ile ittifak yaptığına dair eleştirilerde bulunan Aktay, darbe sonrası CHP’nin tutumunun da bu ilişkiyle tutarlı olduğunu savundu. Aktay, "CHP bu darbeyi hafife aldı. Kontrollü darbe, tiyatro gibi söylemlerle darbeyi sulandırdılar. CHP sözcüleri ve Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün sosyal medyada yaydığı argümanları kullandı. Darbecileri değil, iktidarı suçladılar. Bu, dolaylı bir destekti. Seçimlerde FETÖ oylarını almak için bu söylemleri benimsediler" dedi.
Aktay, darbe girişiminin ardından yaşanan sürece ilişkin CHP’yi eleştirdi:
“CHP büyük bir suçluluk içinde yakalandı. 17-25 Aralık’tan sonra biz yaklaşan tehlikeye dikkat çekerken, onlar darbeci oldukları ortada olan FETÖ ile işbirliği yaparak AK Parti’ye karşı mücadele ettiler. O gün işbirliği yaptıkları örgüt, 15 Temmuz’da darbe yaptı. CHP’nin bu yüzden büyük bir mahcubiyet taşıması gerekiyordu. Özgür Özel de oradaydı, Mahmut Tanal da oradaydı ama sonrasında darbeyi meşrulaştırmaya yönelik bir siyaset izlediler. Planlı darbe dediler, tiyatro dediler, komplo dediler, kontrollü darbe dediler. Sanki bu darbeyi FETÖ değil de Tayyip Erdoğan bizzat yaptırmış gibi bir hava estirdiler.”
"KILIÇDAROĞLU DA DAHİL, SANKİ BUNLAR HİÇ YAŞANMAMIŞ GİBİ DAVRANDI"
CHP'nin 2016 siyasetini sert sözlerle eleştiren Aktay şunları kaydetti:
“Bu söylemlerle darbeyi sulandırdılar. Darbecilere karşı yapılan bazı yanlışları köpürterek darbenin üzerine gidenleri suçladılar. Neredeyse darbecileri akladılar. Sonradan anlaşıldı ki FETÖ’cü oylara talip oldular. CHP’nin kullandığı argümanlar, büyük ölçüde FETÖ’nün sosyal medyada tedavüle soktuğu argümanlardı. FETÖ’cüler o gece darbenin yanında aleni şekilde durdular. Ama CHP sözcüleri, Kılıçdaroğlu da dahil, sanki bunlar hiç yaşanmamış gibi davrandı. Böylece darbeye dolaylı destek vermiş oldular. Ben o zamanlar parti sözcüsü olarak defalarca kürsüden çağrı yaptım. 7 Ağustos’ta Yenikapı’da düzenlenen Milli Birlik Mitingi’ne CHP’yi de davet ettik. Katıldılar. Bu, darbeye karşı milli irade oluşturmak için bir fırsattı. Fakat sonra o katılımı adeta günah gibi gördüler, onu telafi etmek için darbenin gerçekliğini sulandıran söylemler geliştirdiler.”
Aktay, bu yılki yıldönümünde Irak’taki Şeyh Mahmut Berzenci’nin karargahı olan Casene Mağarası önünde yapılan silah bırakma etkinliğini de anlamlı bulduğunu ifade etti:
“Cesaret Mağarası’nda yapılan anma çok anlamlıydı. Osmanlı adına savaşan ve Osmanlı savaşı bırakmışken bile savaşmaya devam eden Kürt lider Şeyh Mahmut’un karargahıydı orası. Türk, Kürt, Arap birlikteliğinin sembolü oldu. Türkiye, bu darbeyle kendisine biçilen esaret gömleğini yırtıp attı. Bu darbeye kalkışanlar yargılandı. Elbette bu kötülükler tamamen yok olmayacak ama biz teyakkuz içinde bu vatanı korumaya devam edeceğiz.”
Yasin Aktay, 7 Ağustos’ta yapılan Milli İrade Mitingi’ne CHP’yi bizzat davet ettiğini ve bu katılımın toplumsal baskı nedeniyle gerçekleştiğini, sonrasında CHP’nin bu birlikteliği inkâr eden bir tutum takındığını dile getirdi.
11 Temmuz günü Süleymaniye'de PKK terör örgütünün silah bırakma eylemiyle 15 Temmuz yıldönümünün aynı zamana denk gelmesinin güzel bir tesadüf olduğunu aktaran Aktay, "Bu darbenin 9. yıldönümünde atılan adımlar çok anlamlı. Hele hele bu adımın Casene Mağarası'nın önünde gerçekleşmiş olması çok daha anlamlı. Türk, Kürt, Arap birlikteliğinin yeniden tesis edildiği bir semboldü bu. Türkiye artık kendisine giydirilmek istenen deli gömleğini yırtıp attı" dedi.