Mahalle kasabı alarm veriyor: Küçük esnaf zincir marketlere karşı nasıl direniyor?
Yüksek kalitede yerli et satmalarına rağmen zor duruma düşen küçük esnaf, perakende yasası, adil denetim ve mahalle kültürünün korunması için acil çağrı yapıyor. İşte Avrupa'da 'ülkenin bel kemiği' sayılan küçük esnafın Ankara'daki dramatik direnişi.
Ankara'daki yerel kasaplar, yükselen maliyetler ve zincir marketlerin yoğun rekabet baskısı altında var olma mücadelesi veriyor. Mahalle kasapları, hem yüksek kaliteli et ürünleri sunabilmek hem de işletmelerini ayakta tutabilmek için büyük bir özveri gösteriyor. Ankara’da köklü mahalle kültürünün sürdürülebilmesi açısından küçük esnafın ve yerel kasapların hayati bir önemi bulunuyor.
Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Osman Yardımcı, sektörün mevcut durumuna ilişkin Yeni Ankara'ya yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"Girdi maliyetleri öyle bir seviyeye ulaştı ki, sektörün belini büktü. Yüksek kira giderlerinin üzerine bir de 'üç harfli' olarak tabir ettiğimiz zincir marketlerin agresif fiyat politikası eklendi. Biz küçük esnaf olarak direnmeye çalışsak da, artan maliyetlerle mali dengeyi sağlamak artık neredeyse imkansız. Krediler ve kooperatif destekleri mevcut ancak bu yollarla sadece borç yükümüz artıyor.”
Yardımcı, zincir marketlerle yaşanan rekabetin haksız koşullarda ilerlediğini belirterek perakende sektörüne yönelik yasal düzenleme çağrısında bulunarak, "Zincir marketlerin kasap reyonlarında, bu işin uzmanı olmayan personel çalıştırılıyor. Kuruyemiş reyonundan alınıp et kesmeye yönlendirilenler oluyor. Bu meslek ustalık ve büyük bir sorumluluk gerektirir. Temel bir gıda olan etin ithalatı marketler üzerinden yapılıyor. Bizler, marketlerde satılan 'ikinci sınıf' kalitedeki et fiyatına 'birinci sınıf' ürün sunmaya çalışıyoruz" dedi.
Hayvancılık sektörü hakkında da konuşan Ankara Kasaplar Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Başkan Adayı Sebahattin Bulut ise son uygulamaların olumlu sonuçlar verdiğini vurguladı. 27 ildeki karantina uygulamalarının kaldırıldığını söyleyen Bulut, konuya ilişkin şunları kaydetti:
“Geçmişte 'et baronları' fiyatları istedikleri gibi manipüle edebiliyordu. Ancak şu an beş büyük şirket ve 20 depo sıkı denetim altında. Tarım ve Orman Bakanlığı, ŞAP hastalığıyla ilgili de çok ciddi adımlar attı. 27 ildeki karantina uygulamaları kaldırıldı, yoğun aşılama çalışmaları yapılıyor ve hayvan sağlığına verilen önem artırıldı.”
Türkiye'nin küçükbaş hayvancılıkta Avrupa'da birinci, büyükbaşta ise üçüncü sırada olduğunu belirten Bulut, veterinerlik hizmetlerinin yaygınlaşması sayesinde hayvan ölümlerinin de azaldığını söyledi.
"AVRUPALILAR KÜÇÜK ESNAFI ÜLKENİN BEL KEMİĞİ OLARAK GÖRÜYOR"
Avrupa’daki küçük esnafa olan yaklaşımın Türkiye için örnek alınması gerektiğini vurgulayan Bulut, “Avrupalılar bizim için ‘küçük esnaf mahallenin bel kemiğidir’ diyor. Orada küçük esnaf koruma altındadır. Bizde ise esnaf sahipsiz. Haksız rekabetle mücadele için Esnaf Yasası’nın çıkarılması gerekiyor.” diye konuştu.
Sebahattin Bulut, kasapların sadece bir ticarethane değil, aynı zamanda mahallenin sosyal dokusunun parçası olduğuna dikkat çekerek, "Küçük esnaf mahallenin ışığıdır. Burada hem alışveriş yapılır, hem sohbet edilir, hem yardımlaşılır. Biz her ailenin kasabı olmak zorundayız. Kaliteyi düşürmeden fiyatı makul tutmak her geçen gün zorlaşıyor" dedi.
Et tedarikinde yaşanan aksamalar, fiyat dalgalanmaları ve enerji maliyetleri küçük esnaf için ayrı bir yük haline geldiğini vurgulayan Bulut, “Her gün aynı mücadeleyi veriyoruz. Fiyatı artıramıyoruz çünkü müşteri memnuniyeti önemli. Ama tedarikçiler, elektrik, su, doğalgaz, personel derken her ay yeni bir yükle karşılaşıyoruz.” dedi.
"KÜÇÜK ESNAFIN UMUDU AZALIYOR"
Sebahattin Bulut, Ankara’daki kasapların müşteri kaybı yaşadığını belirterek, birçoğunun artık toptan satışa yöneldiğini aktardı. Tarım Bakanlığı'nın ayda üç veya dört kez denetime geldiğini belirten Bulut, "Eskiden tezgâh müşterimiz vardı, şimdi sendikalara ve kurumlara toptan satış yapıyoruz. Perakende satışta düşüş var. Ayda 3-4 kez Tarım Bakanlığı küçük esnafı denetliyor ama zincir marketler denetlenmiyor. Biz zaten her şeyden önce vatandaşın denetimindeyiz" dedi.
Bulut, zincir marketlerde kasap reyonlarının yeterli uzmanlıkla yönetilmediğini ve bu durumun halk sağlığı açısından tehlikeli olduğunu belirterek, “Kuruyemiş reyonundaki çalışanı et reyonuna koymuşlar. Bu nasıl iş? Et şaka kaldırmaz. Kasaplık eğitim, ustalık isteyen bir meslek. Vatandaşı bilinçlendirmemiz lazım; et bir gıda değil, sağlık meselesi" dedi.
“KÜÇÜK ESNAF BİLE BİLE KAPANIŞA GÖTÜRÜLÜYOR”
Bulut, son dönemde online alışveriş ve hızlı teslimat sistemlerinin de esnafı olumsuz etkilediğini vurguluyor: “Bu online market alışverişlerinde adam karşısındaki marketten alacağı ürünü internetten sipariş veriyor. Hep oradan alınca bizden et almaya gelen olmuyor. Getir-götür sistemleri bizi zorluyor. Vatandaş tembel oldu, esnafın onlara zararı oluyor. Motorlar çalışıyor, insanların yürüyeceği yerlerde geziyor.”
Küçük esnafın kasıtlı olarak zor durumda bırakıldığını savunan Bulut, “Küçük esnaf bile bile kapanışa götürülüyor. Zincir marketlerdeki et reyonu kaldırılmalı. Herkes işini yapsın. Zincir marketlerin sattığı etle bizimki bir değil; onlarınki ithal, bizimki yerli. Biz işimizin başındayız ama marketlerde kaliteye önem verilmiyor. Kasap sadece et satar, size iyisini vermek zorundadır. Tarım Bakanlığı bizi sürekli denetliyor ama zincir marketleri denetlemiyor. Her şeyden önce bizi vatandaş denetliyor. Bizim kalitemiz göz önünde" dedi.
“MAHALLE KÜLTÜRÜ ÖLMESİN”
Bulut, mahalle kültürünün zayıfladığını ama hâlâ buna sahip çıkan vatandaşlarında olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Bazı aileler çocuklarını kasaba getiriyor, alıştırsınlar diye. Diyorlar ki; ‘Mahalle kültürü ölmesin, sizde kalite var, biz mahalle esnafını bırakmak istemiyoruz.’ Bu bizi ayakta tutuyor."
Kasapların geçmişte olduğu gibi halkla iç içe olduğunu belirten Bulut, “Kasaplar eskiden o mahalleydi. Biz marketlerin 2. sınıf fiyatına sattığı eti 1. sınıf fiyatına satıyoruz. Aslında en pahalı gibi görünse de biz ithal et satmıyoruz ve sattığımız ete güveniyoruz çünkü sabah erkenden kalkıp mezbahaya gidip oradan en kaliteli eti kendim alıyorum. Ayrıca tüketici dışarıda hazır yemeği alışkın ve bu yemeklerde kullanılan etler eğer çok ucuz fiyata satılıyorsa orada bir düşünmeliler” ifadelerini kullandı.
“VERGİMİZİ VERİYORUZ AMA KARŞILIK YOK”
Bulut, küçük esnafa yönelik desteklerin yetersizliğini eleştirerek şunları söyledi:
“Devlet vergimizi alıyor ama karşılığında hiçbir şey yapmıyor. Et ve Süt Kurumu’nun sattığı etlerin kalitesi düşük, halkın sofrasına layık değil. Kaliteli ürünü küçük esnaf sunuyor.”
"KÜÇÜK ESNAF BU ÜLKENİN BEL KEMİĞİDİR"
Hem Osman Yardımcı hem de Sebahattin Bulut’un ortak çağrısı net:
"Küçük esnafın ayakta kalabilmesi için devlet desteği şart. Haksız rekabetin önlenmesi, perakende yasasının çıkarılması, denetimlerin adil yapılması ve tüketicinin mahalle kasabına sahip çıkması gerekiyor."
Sebahattin Bulut, et fiyatlarındaki dalgalanmaların küçük esnafı doğrudan etkilediğini belirterek, “Girdi maliyetleri belimizi büktü. Elektrik, kira ve personel giderleri, kasap dükkanlarını yaşatmayı zorlaştırıyor. Zincir marketlerle fiyat rekabetine girmek artık mümkün değil” dedi.