İpek kozasından sanata bir kadın dayanışması hikayesi: "Türkiye'nin bütün kızları okusun"
Eğitimci İzci Lideri Emekli Öğretmen Bediha Sağcan, Ankara'da kadın izciler ile bir araya gelerek yaptıkları faaliyetleri Yeni Ankara'ya anlattı. Eğitimin önemine dikkat çeken Sağcan, "Her kız çocuğu mutlaka okumalı" dedi.
Ankara İzcileri Gençlik ve Spor Kulübü Derneği bünyesinde devam eden İpek Kozası El Ürünleri Kursu Usta Öğreticisi Bediha Sağcan, Yeni Ankara'ya konuştu. Sağcan, kadın dayanışmasının önemine değinerek yaptıkları faaliyetleri anlattı.
"TÜRKİYE'MİZİN BÜTÜN KIZLARI OKUSUN"
Kız çocuklarının geleceğin anneleri olduğunu hatırlatan Sağcan, "Ben Kayseri'de bir köyde doğdum, bütün hayalim okumaktı. Kız çocuklarının özellikle okumasını istiyorum. Çünkü çocukları yetiştiren annedir. Anne eğer iyi yetiştirirse çocuklarını ailesi, kendisi de huzurlu ve mutlu olur, ülkesine de yararlı olur. Anne ve babalar çocuklarını mutlaka okumalı. O dönemde benim çevrem okumama sıcak bakmıyordu ben kendi çabamla, yedi yaşında halı dokuyarak okudum öğretmen oldum. Eğitim almak ve çok kitap okumak önemli. Yeter ki istesinler önemli olan okumak. Diliyorum ki Türkiye'mizin bütün kızları okusun ülkemiz kalkınsın" açıklamasında bulundu.
"HERKESLE BU MUTLULUĞU PAYLAŞMAYA KARAR VERDİM"
İpek Kozası El Ürünleri Kursu ile nasıl tanıştığını anlatan Sağcan, "İpek Böceği Kozası El sanatları işi ile 2007 yılında Kıbrıs Türk İşlemeleri Araştırma ve Yaşatma Derneği Başkanı aynı zamanda bana bu el sanatlarını öğreten öğretmenim Dervişe Çeliker vasıtasıyla tanıştım. Küçük bir kozadan bir sanat eseri yaratmak fikri beni o kadar mutlu etti ki, bu el işi sanatını beraberimde gittiğim her yere götürmeye ve herkesle bu mutluluğu paylaşmaya karar verdim" dedi.
"İPEĞİN HİKAYESİ ÇOK ENTERESANDIR"
Türkiye'de ipekböceği yetiştiriciliğine dair bilgi veren Sağcan, şunları söyledi:
"Bir dut ağacının dallarında, bir ipekböceği ve onun harıl harıl çalışmasıyla oluşan, hammaddesi dut ağacı yaprağı olan dünyanın en kaliteli kumaşının ipeğin hikayesi çok enteresandır. Anadolu'da dut ağacı ve ipekböceğinin ortaya çıkışına değin birçok söylence anlatılmaktadır. İşin efsane ve mitoloji boyutunu geçip baktığımızda ipek böceğinin keşfiyle alakalı, Çin imparatoru Hoangiti zamanında, saray bahçesinde yaprak yerken görülen tırtılların incelenmesi ile gerçekleştiğine dair, yazılı kaynakların mevcut olduğu görülmektedir. İpek ticaretinin ve ipek böceğiyle alakalı tüm el sanatlarının dışarı çıkmasının bir dönem yasak olduğu, Çinlilerin bu ulusal sanatını dünyaya, Türklerin yaydığı söylenmektedir. O kadar ki takvimler 1501 yılını gösterdiğinde Bursa'ya gelen Floransalı Maringhi, Bursa'daki ipek kumaşlarının Çin de bile bulunmadığını yazmaktadır.
İpek, ipekböceği larvalarının koza örmek için salgıladıkları, parlak ve çok ince bir teldir. Bu teller bir araya getirilerek ipek iplikleri elde edilir. İpek, kolay boyanabilen, yumuşak ve dayanıklı bir ip olması nedeniyle tarih boyunca çok kıymetli bir dokuma hammaddesi olmuştur. Türkiye'de ipekböceği yetiştiriciliği; çok fazla yatırım gerektirmeyen ve küçük ölçekte yapılan, ipekböceğinin tek besin kaynağı olan dut yaprağının sağlanmasıyla başlayan ve kozadan ipek ipliğine işleninceye kadar süren yardımcı bir tarımsal faaliyet olarak sürdürülmektedir. Tüm aile fertlerinin emeklerinin değerlendirilmesinde, kırsal alanda gizli işsizliğin önlenmesi ve tarımsal gelirin daha dengeli dağılmasında önemli derecede etkiye sahiptir."
"EVDE OTURMAMAK ÖNEMLİ"
Sağcan, kurs sayesinde keyifli vakit geçirdiklerini söyleyerek, "Biz burada üretmek, topluma faydalı olabilmek için bir araya geliyoruz. Hepimiz emekliyiz emekli olduktan sonra evde oturmamak önemli. Birbirimize ve topluma faydalı olabilmek için bu çatı altında bir araya gelerek öğreniyor, öğretiyoruz" diye konuştu.