Gecekondudan gökdelene: Ankara'nın parlayan semti Çukurambar'ın dönüşüm hikayesi

Dünün müstakil evleri, bugünün gökdelenleri... 2000'li yıllarda Melih Gökçek döneminde fitili ateşlenen kentsel dönüşüm, Çukurambar'ı Ankara'nın yeni iş ve sosyal hayatının kalbi yaptı.

Ankara'nın son 20 yılda yaşadığı en radikal kentsel değişimin adı olan Çukurambar, bir zamanların müstakil evleri ve boş arazilerinden, bugün başkentin en hareketli iş ve yaşam merkezlerinden birine dönüştü. Nüfus yoğunluğundan mimari yapısına kadar her şeyiyle yeniden yaratılan semt, bu hızlı evrimin nasıl gerçekleştiği ve neden bir çekim merkezi olduğuna dair önemli soruları da beraberinde getiriyor.

DÜNÜN ÇUKUR AMBARI, BUGÜNÜN LÜKS MERKEZİ

2000'li yılların başına kadar Çukurambar, adının hakkını verircesine, şehrin merkezine göre daha çukurda kalan, ağırlıklı olarak tek katlı müstakil evler, gecekondular ve verimli meyve bahçeleriyle dolu bir bölgeydi. Şehirleşmenin henüz tam anlamıyla ulaşmadığı bu alan, altyapı eksikliklerinin yaşandığı, sakin bir kenar mahalle görünümündeydi. Bölgenin eski sakinleri, o dönemleri "çamur deryası" olarak anımsarken, semtin "ambar" olarak anılması da verimli topraklarına bir göndermeydi.

DÖNÜŞÜMÜN FİTİLİ VE SİYASİ İKLİM

Çukurambar'ın bugünkü modern yüzüne kavuşmasının miladı, 2000'li yılların ortalarına dayanmaktadır. Bu dönem, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin uzun süreli eski Belediye Başkanı Melih Gökçek (1994-2017) dönemine denk gelmektedir. Özellikle 2005-2007 yılları arasında onaylanan "kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri" ile bölgedeki imar hareketliliği resmiyet kazandı ve büyük bir ivme yakaladı.

Hızla değişen imar planları, yüksek katlı yapılaşmaya izin verilmesi ve "kat karşılığı" anlaşma modelinin yaygınlaşması, bölgedeki arsa sahipleri için büyük bir fırsat yaratırken, müteahhitler için de başkentin yeni gözdesini inşa etme yarışını başlattı. Gecekondular ve bahçeli evler, birbiri ardına yıkılarak yerlerini modern konut projelerine, plazalara ve iş merkezlerine bıraktı.

NEDEN BİR 'FİNANS' VE İŞ MERKEZİ HALİNE GELDİ?

Çukurambar'ın sadece bir konut alanı değil, aynı zamanda Ankara'nın yeni "iş ve finans merkezi" olarak anılmasının altında birkaç kilit neden yatmaktadır.

Stratejik Konum: Semt, Ankara'nın en önemli iki ana arteri olan Eskişehir Yolu (D-200) ve Konya Yolu'nun (Mevlana Bulvarı) tam kesişim noktasında yer almaktadır. Bu durum, semte şehrin her yerinden kolay ulaşım imkanı tanıdı.

Bürokrasiye Yakınlık: Bakanlıklara, kamu kurumlarına, Meclis'e ve diğer önemli devlet dairelerine olan yakınlığı, Çukurambar'ı özellikle avukatlık büroları, danışmanlık şirketleri ve kamu ile iş yapan firmalar için ideal bir lokasyon haline getirdi.

Yeni Siyasi ve Sosyal Merkez: İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) Genel Merkezi'nin de Söğütözü-Çukurambar aksı üzerine inşa edilmesi, bölgenin siyasi ve bürokratik önemini pekiştirdi. Bu durum, yeni orta-üst sınıf ve muhafazakar kesim için de bölgeyi tercih edilen bir yaşam alanı yaptı.

Merkezin Kayması: Geleneksel şehir merkezi Kızılay'ın hem fiziki olarak doygunluğa ulaşması hem de iş dünyasının ihtiyaçlarına cevap verememesi, şirket merkezlerinin ve lüks tüketim alanlarının batıya, yani Eskişehir Yolu aksına kaymasına neden oldu. Çukurambar, bu kaymanın tam kalbinde yer aldı.

Bugün Çukurambar, lüks restoranları, kafeleri, on binlerce kişinin çalıştığı plazaları ve yüksek konut fiyatlarıyla Ankara'nın dinamik ancak bir o kadar da yoğun yüzünü temsil etmektedir. Bu hızlı dönüşüm, semte modern bir kimlik kazandırmış olsa da, beraberinde getirdiği trafik yoğunluğu ve betonlaşma gibi kentsel sorunlar da tartışılmaya devam etmektedir.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber