Gazeteci -yazar Orhan Uğuroğlu Yeni Ankara'ya konuştu: "Yeni Ankara ve Ali Çetin’e katkıları için teşekkürler"

Gazeteci-yazar Orhan Uğuroğlu, “Yalanlar Gerçekler” adlı kitabının yazılış sürecini ve siyasi yankılarını Yeni Ankara’ya anlattı. Uğuroğlu, kitabın halkın haber alma hakkını koruma amacıyla hazırlandığını belirterek, “İddiaların yüzde 95’inin yalan olduğunu belgeleriyle ortaya koydum” dedi.

Türkiye basınının duayen isimlerinden gazeteci-yazar Orhan Uğuroğlu, yeni kitabı “Yalanlar Gerçekler” hakkında Yeni Ankara’ya özel açıklamalarda bulundu. 56 yıllık gazetecilik deneyimiyle dikkat çeken Uğuroğlu, kitabın çıkış noktasını, yazım sürecini ve siyasi arka planını anlattı.

“YENİ ANKARA’YA TEŞEKKÜR EDERİM”

Yeni Ankara imtiyaz sahibi Ali Çetin'in "Yalanlar Gerçekler" kitabına katkısı olduğunu vurgulayan Uğuroğlu, “Yeni Ankara gazetesine, Ali Çetin Bey’e böyle bir röportaj olanağı verdikleri ve kitabın tanıtımına katkı sundukları için teşekkür ederim.” şeklinde konuştu.

“İMAMOĞLU HAKKINDAKİ İDDİALARIN ÇOĞU YALANDI”

Uğuroğlu, kitabı yazma fikrinin Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması sonrası ortaya çıktığını söyledi. İmamoğlu hakkındaki iddiaları tek tek araştırdığını vurgulayan Uğuroğlu, “İmamoğlu hakkında televizyonlarda ve gazetelerde birçok iddia ortaya atıldı; mal edinme, tutuklanma gibi konular... Bu iddiaları tek tek araştırdım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yazılı sorular gönderdim, yanıtlar aldım. Sonuçta bu iddiaların büyük kısmının yalan olduğunu gördüm. 400 sayfalık kitabın 200 sayfası bu iddiaları belgeleriyle ortaya koyuyor. Bu nedenle kitabın adı Yalanlar Gerçekler oldu.” dedi.

“BU KİTABI HALKIN HABER ALMA HAKKI İÇİN YAZDIM”

Kitabı yazma amacının gazetecilik sorumluluğundan kaynaklandığını belirten Uğuroğlu, “Herhangi bir siyasi ya da kişisel amacım yok. Halkın anayasal hakkı olan haber alma özgürlüğü için yazdım. Eğer iddialar doğru olsaydı onları da belgeleriyle birlikte yazardım, ancak yüzde 90-95’inin yalan olduğunu görünce bu kitabı kaleme aldım.” dedi.

Uğuroğlu, araştırma sürecinde hukukçulardan da destek aldığını ifade ederek, “Belgeleri İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nin hukukçularına gönderdim. Onlar doğruladıktan sonra kitapta yer verdim.” diye konuştu.

“KİTABI GİZLİ YAZDIM, KİMSENİN HABERİ OLMADI”

Uğuroğlu, kitabın yazım sürecinde dış baskılardan kaçınmak için gizlilikle çalıştığını belirterek şunları söyledi:

“Kitabı yazdığımı kimseye söylemedim. Eğer duyulsaydı engeller çıkabilirdi. Ancak yayımlandıktan sonra ne baskı ne de tepki oldu. Aksine, kitapta yer verdiğim gerçekler bir anlamda teyit edilmiş oldu.”

“İMAMOĞLU’NA KİTAPLARIMI CEZAEVİNE GÖNDERDİM”

Ekrem İmamoğlu ile birebir temasının olmadığını belirten Uğuroğlu, “Yalanlar Gerçekler ve Ekrem İmamoğlu kitaplarımı imzalayarak cezaevine gönderdim. Ulaştırıldığı bilgisini aldım. O da okuyup değerlendirecektir. Eksik ya da yeni bilgiler olursa sonraki baskılarda katkı sağlayabilir.” ifadelerini kullandı.

“YOLSUZLUK İDDİALARI SİYASİDİR AMA BELGEYE DAYANMALI”

Yolsuzluk ve rüşvet iddialarına da değinen Uğuroğlu, belgelerin önemine dikkat çekti. Yolsuzluk iddialarının siyasi olduğunu ancak belgelere dayanması gerektiğini vurgulanan Uğuroğlu, “Yolsuzluk iddiaları siyasidir ama belgeye dayanmalıdır. Henüz doğrudan İmamoğlu’nu suçlayan bir ifade yok. Türkiye’de suçun şahsiliği ilkesi vardır; anayasanın 138. maddesine göre suç bireyseldir. Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde de birçok soruşturma açıldı ama gözaltı ya da tutuklama olmadı. Yargı kararı kesinleşene kadar herkes suçsuzdur.” dedi.

“PROJE KİTABI 2018-2023 DÖNEMİNİ BELGELİYOR”

Uğuroğlu, kitabın aynı zamanda 2018’den bugüne uzanan siyasi sürecin bir özeti olduğunu belirtti. Uğuroğlu, söz konusu döneme ilişkin, “Erdoğan’ın üçüncü kez Cumhurbaşkanı adayı olamayacağını anayasanın 101. maddesine dayanarak defalarca yazdım. Bu süreçte Kılıçdaroğlu ve Akşener’in sessiz kalışlarını da belgeledim. 6771 sayılı yasayla rejim değişirken CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaması da bu zincirin bir parçasıydı.” dedi.

“GAZETECİ TARİHE TANIKLIK EDER”

Kitabın cesaret değil, gazetecilik görevi olduğunu vurgulayan Uğuroğlu, “Bu bir cesaret işi değil, gazeteciliğin gereğidir. Gazeteci tarihe tanıklık eder. Ben de tarihe bu kitapları bırakıyorum. Yakında Erdoğan ve Bahçeli hakkında da yeni bir kitap hazırlayacağım.” dedi.

“KILIÇDAROĞLU’NA ELDEN, AKŞENER’E KARGOYLA GÖNDERDİM”

Uğuroğlu, kitabını siyasi liderlerle de paylaştığını belirterek şunları kaydetti:

Kılıçdaroğlu’na kitabı bizzat götürüp takdim ettim. Meral Akşener’e ise kargo ile gönderdim. Özgür Özel kitabı dikkatle inceledi, 'bu çok önemli bir çalışma, İmamoğlu’nun davasında da etkili olabilir' dedi."

Kitabın tanıtımı için birçok programa katıldığını söyleyen Uğuroğlu, “Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın programında üç saat boyunca kitabı anlattım. Tele1’de de aynı konuları konuştuk. Çünkü bu, bir kamu sorumluluğudur.” ifadelerini kullandı.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber