Ankara Balâ'nın unutulmaz yöresel lezzetleri!

Ankara ve çevresinin asırlık lezzetleri yeniden ilgi görüyor. Balâ tavasından sızgıta, höşmerimden bazlamaya kadar pek çok yöresel yemek; kültürel mirası yaşatırken bölgenin gastronomi zenginliğini de gün yüzüne çıkarıyor.

Ankara’nın ilçeleri başta olmak üzere İç Anadolu’da yüzyıllardır sofralarda yer bulan geleneksel yemekler, son yıllarda gastronomi meraklılarının ilgisini yeniden çekiyor. Balâ tavasından sızgıta, höşmerimden bazlamaya kadar pek çok yöresel tat, hem kültürel mirası yaşatıyor hem de bölge mutfağının çeşitliliğini ortaya koyuyor.

BALÂ TAVASI: KASAPLARIN MİSAFİRPERVERLİĞİNDEN DOĞAN LEZZET

Ankara’nın Balâ ilçesine özgü olan Balâ Tavası, kasapların ilçeye gelen misafirlere özel bir lezzet sunma arzusuyla ortaya çıktı. Zamanla yöre halkının günlük mutfağında da yerini alan bu yemek, bugün Balâ sofralarının vazgeçilmezi.

Malzemeler:

3 kg kuzu pirzola
2 kg domates
100 g biber ve sarımsak
250 g kuyruk yağı
1 bağ maydanoz

Hazırlanışı: Halka doğranmış domatesler tepsi tabanına diziliyor, üzerine etler ve sebzeler yerleştiriliyor. Kuyruk yağı ve maydanoz eklendikten sonra fırında yaklaşık 1,5 saat pişiriliyor. Ev ortamında hazırlayanlar için üzerini folyo ile kapatmak lezzeti artırıyor. Sıcak servis edilen Balâ tavası, etin kendi suyu ve yağıyla pişmesi sayesinde yoğun aromasıyla dikkat çekiyor.

TOPALAK: ANADOLU’NUN ORTAK SOFRA GELENEĞİ

Her ne kadar Ankara’ya özgü olmasa da topalak çorbası, Balâ ve Ankara'da sevilen bir yemek. Bulgura et veya patates eklenerek yoğrulan küçük hamur topları, nohut ve çeşitli baharatlarla pişirilerek çorba kıvamına getiriliyor. Serviste çoğunlukla sarımsaklı yoğurt ve kuru nane kullanılıyor.

HÖŞMERİM: YÜZYILLARDIR YAŞAYAN BİR TATLI GELENEĞİ

Marmara, Ege ve İç Anadolu’daki yaygınlığıyla bilinen höşmerim, özellikle Balıkesir ve çevresinde kültürel bir sembol. İrmik, süt, maya ve yumurta ile hazırlanan bu sütlü tatlı, kaymak tadına yakın aromasıyla öne çıkıyor.

Malzemelerinde çiğ süt ve maya bulunması, höşmerime diğer tatlılardan farklı bir kıvam ve lezzet kazandırıyor. Beypazarı, Çamlıdere ve Sivrihisar gibi bölgelerde de çeşitli varyasyonları yapılıyor.

KATMERLİ ÇÖREK: HER EVDE FARKLI BİR TARİF

Anadolu’nun pek çok yerinde farklı tariflerle yapılan katmerli çörek, bazen mayalı bazen de sade hamurla hazırlanıyor. Açılan yufkaların aralarının yağlanarak üst üste dizilmesiyle elde edilen hamur, fırında kızartılarak servis ediliyor. Bazı tariflerde ise tereyağı sürülmüş yufkalar rulo yapılıp dilimleniyor ve spiral şekilde pişiriliyor.

YUFKA EKMEĞİ: UNESCO KORUMASINDAKİ ASIRLIK GELENEK

Türkiye’nin birçok bölgesinde yapılan yufka ekmeği, uzun süre bayatlamaması ve dayanıklılığıyla biliniyor. Komşuların yardımlaşmasıyla toplu halde yapılan yufka, geleneksel kültürün önemli parçalarından biri olduğu için 2016 yılında UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne dahil edildi.

Zara sac ekmeğinden Bartın yufkasına kadar birçok şehirde farklı çeşitleri bulunuyor. Yufka, hem tek başına tüketiliyor hem de börek, dürüm ve tatlı yapımında kullanılıyor.

BAZLAMA: ASIRLAR ÖNCESİNDEN GELEN SOFRA MİSAFİRİ

Toprak sacda pişirilen, mayalı ve kalın yapısıyla bilinen bazlama, özellikle Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde coğrafi işaretli bir ürün hâline geldi. Yumuşaklığını uzun süre koruması, kendine özgü çap ve kalınlığı bu ekmeği diğerlerinden ayırıyor.

Geleneksel üretimde hamur bir gün önceden mayalanarak sabaha kadar bekletiliyor. Sabah oklavayla açılan hamur, odun ateşinde pişirilerek bazlama hâline getiriliyor.

KÖMBE: BALÂ VE GÜDÜL’ÜN VAZGEÇİLMEZ HAMUR İŞİ

Ankara’nın Balâ ilçesinde özellikle özel günlerde yapılan kömbe, sade, patatesli veya kıymalı olarak hazırlanabiliyor. Balâ dışından aynı zamanda Güdül’de de yaygın olan kömbe, çay saatlerinin en sevilen eşlikçilerinden biri.

SIZGIT: YAĞINDA KAVRULAN ETİN TÜRKMEN USULÜ SAKLAMA YÖNTEMİ

Orta Asya’dan Anadolu’ya taşınan bir gelenek olan sızgıt, etin kendi yağıyla uzun süre kavrulup saklanmasına dayanıyor. Kuşbaşı etler düşük ateşte yavaş yavaş pişirilerek kavruluyor, ardından cam kavanozlara doldurulup üzeri yağla kapatılıyor.

Sızgıt aylarca bozulmadan saklanabildiği için geçmişte kış hazırlıklarının vazgeçilmez parçasıydı. Günümüzde ise pilav üstü ya da ekmek arası sıcak şekilde sıkça tüketiliyor.

ANADOLU’NUN ZENGİN SOFRA KÜLTÜRÜ YAŞATILIYOR

Yüzyıllardır süregelen bu yöresel yemekler, yalnızca damaklara hitap etmekle kalmıyor; aynı zamanda Anadolu’nun paylaşma, dayanışma ve misafirperverlik kültürünün de birer temsilcisi olarak önemini koruyor. Ankara ve çevresinin bu zengin mutfak mirası, hem yerel halkın hem de gastronomi tutkunlarının ilgisini çekmeye devam ediyor.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber