Tarihin sessiz tanığı Ayaş! Kaplıcalar, kaleler ve kadim miras

Binlerce yıllık geçmişi, doğal güzellikleri, kaplıcaları ve verimli topraklarıyla Ayaş, Ankara’nın hem tarihî hem turistik açıdan en değerli ilçelerinden biri olarak yeniden öne çıkıyor.

Ankara’nın kadim ilçelerinden Ayaş, sadece doğal güzellikleriyle değil, tarih öncesi dönemlere kadar uzanan köklü geçmişiyle de dikkat çekiyor. İlçenin geçmişten günümüze uzanan serüveni, hem arkeolojik bulgular hem de yazılı kaynaklarla desteklenerek gün yüzüne çıkmaya devam ediyor.

TARİH ÖNCESİNDEN GÜNÜMÜZE

Ayaş ve çevresinin yerleşim geçmişi, tarih öncesi çağlara kadar dayanıyor. Bölgenin arkeolojik yapısı, çok eski dönemlerden itibaren insanların burada yaşam sürdüğünü gösteriyor. Hititler, Frigler, Galatlar ve Romalılar da sırasıyla bu bölgeye hâkim olmuş, Ayaş'ın stratejik önemini pekiştirmiştir. Bu da ilçenin günümüzde de zengin bir arkeolojik dokuya sahip olmasını sağlıyor.

SELÇUKLU VE OSMANLI'DAN MİRAS

1073 yılında Selçuklu kuvvetlerinin Minozos olarak bilinen piskoposluk merkezini ele geçirmesiyle bölge Türk hâkimiyetine girdi. Selçuklular, Ayaş Oymağı’nı buraya yerleştirerek bölgeyi önemli bir Türk yerleşimi hâline getirdi.

13. yüzyılın ikinci yarısında kısa süreli Moğol ve İlhanlı etkileri görülse de, Ayaş’ın tarihinde en köklü dönüm noktalarından biri 1354 yılında yaşandı. Orhan Gazi döneminde Osmanlı topraklarına katılan ilçe, bu tarihten sonra hem idari hem kültürel açıdan önem kazandı.

CUMHURİYETLE BİRLİKTE YENİDEN YAPILANMA

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanıyla birlikte Ayaş, oluşturulan ilk ilçe yapılanmalarından biri olarak resmiyet kazandı. 5216 sayılı yasa kapsamında daha sonra Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırlarına dahil edilen ilçe, idari konumunun yanı sıra ekonomik ve kültürel faaliyetleriyle de gelişimini sürdürdü.

DOĞAL VE TARİHİ MİRAS ZENGİNLİĞİ

Ayaş, tarihî kalıntılarıyla birlikte doğal güzellikleriyle de öne çıkıyor.

Öne çıkan tarihî yapılar:

Kedi Kalesi (Gökçebağ Kalesi): M.S. 2. yüzyıla uzanan geçmişiyle bölgenin önemli savunma noktalarından biri.
Asarcık Höyük: Arkeolojik kazılar için potansiyel barındıran önemli yerleşim alanı.
Tarihi Paşa Hamamı: Selçuklu dönemine ait, günümüzde müzeye dönüştürülmüş bir yapı.
Ulu Eski Camii: 15. yüzyıldan kalma Osmanlı eseri.

Doğal güzellikler:

İnözü Vadisi: Doğal sit alanı olarak korunan, sarp yapısıyla dikkat çeken vadi.
Kelebekler Vadisi Tabiat Parkı: Ender kuş türlerinin görüldüğü özel bir ekosistem.
Çanıllı ve Kirazdibi Göletleri: Piknik, yürüyüş ve kamp aktivitelerine uygun mesire alanları.
Yeşil Karadere Bağları: Özellikle dut ağaçları ve bağcılık faaliyetleriyle ünlü bir bölge.

VERİMLİ TOPRAKLAR, UNUTULMAZ LEZZETLER

Ayaş’ın toprakları yüksek verimliliğiyle biliniyor. Organik maddeler açısından zengin yapısı sayesinde, birçok tarım ürününün yetişmesine olanak sağlıyor. İlçe bu yönüyle tarımsal üretimde Ankara’nın önde gelen bölgelerinden biri olarak dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor.

Öne çıkan ürünler:

Ayaş domatesi,
Ayaş dutu,
Ayaş kirazı.
Ayrıca şeker pancarı üretiminde gelişmiş ve modern uygulamaların öncüsü olan Ayaş, tarımsal faaliyetlerini hayvancılıkla da desteklemektedir. İlçede yer alan kaplıcalar ve cezaevi de önemli ekonomik katkı sağlayan kurumlar arasındadır.

TURİZMDE YÜKSELEN DEĞER

Ayaş’ın turizm potansiyeli yalnızca tarihi değil, kaplıcaları ve doğası sayesinde de her yıl artıyor.

İlçenin turizmde öne çıkaran unsurları ise şöyle:

Kaplıcalar: Şifa kaynağı termal sular sağlık turizmini hareketlendiriyor.
Doğal mesire alanları: Doğa yürüyüşleri, kamp ve piknik için ideal ortamlar sunuyor.
Tarihi sokaklar ve yapılar: Roma’dan Osmanlı’ya uzanan miras ziyaretçilere kültürel bir yolculuk yaşatıyor.
Yöresel tatlar: Özellikle dut ve geleneksel Ayaş mutfağı büyük ilgi görüyor.
Yamaç paraşütü: İlçenin coğrafi yapısı bu sporu yapmak isteyenlere elverişli alanlar sunuyor.
Her yıl haziran sonu ve temmuz başında düzenlenen Dut Festivali ise hem yerli halkı hem de dışarıdan gelen ziyaretçileri bir araya getiriyor.

AYAŞ’TA YENİ DÖNEM: GELİŞEN PROJELER VE YATIRIMLAR

2008 yılında yapımına başlanan 2000 yataklı kaplıca tesisinin bölge turizmine büyük katkı sağlaması hedefleniyor. Termal turizm ile doğa ve kültür turizmini birleştiren projeler sayesinde Ayaş’ın önümüzdeki yıllarda daha fazla tanınması bekleniyor.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber