Atatürk Orman Çiftliği, Atatürk'ün vizyonu ile kuruldu
Atatürk Orman Çiftliği'nin kuruluşunun 100'üncü yıl dönümünde, bunun bir 'Cumhuriyet Projesi' olduğuna dikkat çekildi. Ülke genelinde bu örneklerin çoğaltılması istendi.
Atatürk Orman Çiftliği'nin 100’üncü kuruluş yıl dönümünde, Atatürk Orman Çiftliği’nin tarihsel ve modern toplumdaki yeri, yaşanılan kentleşme süreci ve bunun toplum üzerindeki etkileri masaya yatırıldı. Seçkin bir topluluk tarafından izlenen etkinlikte, Atatürk Orman Çiftliği örneklerinin ülke genelinde arttırılması istendi.
Eski Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonuyla kurulan çiftliğin çok yönlü bir proje olduğunu bildirdi. Candan daha sonra şöyle konuştu:
“CUMHURİYET VİZYONUNUN SOMUTLAŞMIŞ HALİDİR”
Tarım, hayvancılık, eğitim ve eğlencenin harmanlandığı bu modeldi orası. O dönemde bir Cumhuriyet devrimi olarak nitelendiriliyordu. Cumhuriyet’in tarım, sanayi ve yaşam biçimlerini dönüştüren bir projeydi. Bu miras, bu gün hala toplumun her kesiminde böyle hissediliyor. Atatürk’ün gittiği lokantaların değişmesi, modern yaşamın izlerinin kaybolması ve merkez lokantasının dönüşümünü yıllar içerisinde gördük. Modern yaşamın izleri kayboldu. Artık Atatürk'ün yaşadığı dönemin sosyal yapısını göremiyoruz. Tarihi mirasın korunması gerekiyor.
Gıda güvenliğinde Atatürk Orman Çiftliği’nin rolü büyüktür. Bugün Türkiye’nin gıda güvenliği sorunu ile karşı karşıya olduğunu biliyoruz. Böyle bir dönemde, Atatürk Orman Çiftliği, ülke genelinde model alınması gerekir. Atatürk Orman Çiftliği, kıtlık zamanlarında gıda ambarı görevini üstleniyordu. Hava kirliliğiyle mücadelede de nefes koridoru işlevi görüyordu. Atatürk Orman Çiftliği, yalnızca bir tarım projesi değil, aynı zamanda bir Cumhuriyet vizyonunun somutlaşmış halidir.
Tüketici Hakem Heyeti Başkanı Ergun Kılıç da proje hakkında şöyle konuştu:
“ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ ÖRNEĞİ, TÜRKİYE’NİN HER TARAFINDA OLMASI LAZIM”
Atatürk Orman Çiftliği bir Cumhuriyet projesidir. Tarımı var, eğlencesi var, işçisi var, konut projesi var, hayvancılığı var. Bir yaşam organize ediyor. Yok edilmek üzere yapılan bir organizasyon var. Eğer hayvancılığı, yerli tohumu ithale dönüştürürseniz, makineye ihtiyaç olmayacak bir noktaya varırsınız. Gıda güvenliği ile ilgili ciddi bir problem yaşadığımız bu dönemde, Atatürk Orman Çiftliği örneği Türkiye'nin her tarafında olması lazım.
Şimdi bir düşünün, bir süt içiyorsunuz; içtiğiniz sütün yemi ithal, hayvan ithal, ve işte bütün ekipmanlar ithal, sağım makinelerine kadar ithal. Peki yerli nasıl kalkınacağız? Ancak bir modelle bu yaşanmışlık geliştirilebilir. Biz, 1930’lardan bahsediyoruz. Yıl kaç? 2025'ler. Neredeyse 2030'lara gelmişiz. Burada artık yapay zekâ, döngüsel ekonomi, e-ticaretin ön safhada olduğu, ‘sürdürülebilir tüketim’ dediğimiz, atık kaynaklarımızın üç katını tükettiğimiz bir dünyadan bahsediyoruz. İklimin bozulduğu bir yerde bahsediyorum. Düşündüğünüz zaman, Ankara bir modeldi. İşte Saraçoğlu Mahallesi bir başka bir modeldi. İstasyon Mahallesi, İsmet Paşa gibi yerler, sosyal yapıya uygun yerler.
"ŞİMDİ TAM DA ONU YAŞIYORUZ"
Köyden gelen sanayileşme ile birlikte terk edilen kentlerde refah olacağını, eğitim olacağını gören yurttaşlar bunu o mekanlarda birleştirecektir. Ama siz o mekanları yok ediyorsunuz. Bankaları yok ediyorsunuz. Mesela. Sümerbank, Etibank, Emlak Kredi Bankası… Bunların hepsi aslında bir modernleşme projesidir. Ziraat Bankası mesela, sıradan kurulan bir şey değil! Osmanlı'dan gelen ve Cumhuriyet döneminde de en başta olan bankacılık sistemi. Yani hem finans sistemini oluşturuyorsun, hem tarım sistemini oluşturuyorsun. Bir yaşamı komple bağımsız bir şekilde yapıyorsun, bir yapı oluşturuyorsun. Ne diyor Atatürk? 'Savaşta silahla aldığın yeri, ekonomi ile taçlandırmadıkça bağımsızlık elde edemezsin' şimdi tam da onu yaşıyoruz.