Kızılay’ın 65 yıllık lezzet noktası yenilendi: “Mansur Yavaş da gelsin isteriz"
Kızılay’ın simge mekânlarından Öz Gaziantep, modernleşen yüzünü Yeni Ankara’ya tanıttı. Şube Müdürü Mustafa Yılmaz, mekânın Ankara için nostaljik bir anlam taşıdığını ifade ederek, “1980’lerde burada çorba içenler, şimdi torunlarıyla geliyor. Bu mekân Kızılay’ın belleğidir” dedi.
Uzun yıllardır Ankara Kızılay’da faaliyet gösteren Öz Gaziantep’in yenilenme süreci hakkında Yeni Ankara'ya konuşan Yılmaz, “Yenilenme kararını, çağın getirdiği yenilikler ve teknolojik gelişmelere ayak uydurmak için aldık. Teknolojiyle iç içe olalım, modern uygulamaları restoranımıza yansıtalım istedik. Yılların vermiş olduğu yorgunluğu atalım ve yeni, güler yüzümüzle hizmet verelim dedik” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, yeni projeler hakkında bilgi vererek, “Ulus’ta ikinci şube aktif olacak, yeniden yapılanmaya gidiyoruz. Yemek fabrikamız var; bakanlıklara, belediyelere, yaşlı bakım evlerine toplu yemek hizmeti veriyoruz. CV’miz ağır; yemek verdiğimiz yerler defterlere sığmaz” ifadelerini kullandı.
"GELENEKSEL DOKUYU KORUYORUZ"
Yenileme sürecinde geleneksel dokunun korunmasına özen gösterdiklerini söyleyen Yılmaz, “Tarihi yemekleri çoğalttık. Biz önceden tabldot sistemiyle dört çeşit yemek sunuyorduk, şimdi kaliteyi artırıp her yemeği ayrı tabaklarda sunuyoruz. Et yemekleri, yöresel tatlar, vejetaryen seçenekler ve zeytinyağlı yemekler menümüzde yer alıyor. Herkes buraya geldiğinde dilediği lezzeti bulabilsin istedik” dedi.
Kızılay’ın son yıllarda yaşadığı değişime de değinen Yılmaz, “Eskiden Ankara daha kalabalıktı. Şimdi göç yönünden çeşitlilik var, ancak önceden bütün bakanlıklar Kızılay’daydı, şimdi çevrelere dağıldılar. Kızılay sakinleşti, duruldu ama biz hizmetimizi büyüttük. Bizim işimiz sadece yemek satmak değil, Ankara’nın damak mirasını geleceğe taşımak. Yenilendik ama özümüzü koruduk” diye konuştu.
“MANSUR YAVAŞ DA GELSİN İSTERİZ”
Yılmaz, belediyelerle ilişkileri hakkında, “Biz şirketlere de hizmet veriyoruz ama yüz güldürmek bizim için daha önemli. Mansur Yavaş’ın gelip burada yemek yemesini isteriz. Çankaya'da hizmet verdiğimiz için Çankaya Belediye başkanı Sayın Hüseyin Can Güner başta olmak üzere Ankara'daki belediye başkanlarının da restoranımıza gelip yemeklerimizden yiyip verilen hizmeti görmesi bizi mutlu eder” diye konuştu.
"ÖĞRENCİLER SICAK YEMEK ARIYOR"
Karanfil Sokak’taki müşteri profilinin değiştiğini anlatan Yılmaz, “Bazı öğrenciler sadece sıcak yemek için geliyor. Zaman değişti, evde sıcak yemek yapamayanlar artıyor. Eve gitmeden önce sıcak bir yemek yiyip öyle gitmek isteyen çok. Hizmet ve kalite olunca olumlu dönüşler alıyoruz” dedi.
Yılmaz, il dışından gelen müşterilerin bile mekanlarını tercih ettiğini vurgulayarak, “Araştırıp gelenler oluyor. ‘Kızılay’a geldim, köşedeki polis sizi tarif etti’ diyor ya da ‘Bir çay ocağına sordum, tavsiye ettiler’ diyorlar. 25 yıldır Kızılay’dayız, sektörde 65. yılımız. Kızılay bizim için bir buluşma noktası. ‘Karanfil’de, Öz Gaziantep’te buluşalım’ denir” dedi.
"HİJYENDEN ÖDÜN VERMİYORUZ"
Hijyenin önemine dikkat çeken Yılmaz, “65 yıldır bu sektörün içindeyiz. Kızılay gibi bir yerde yanlış hizmetle insanları memnun edemezsiniz. Her gün denetimler var. Hijyen eğitimlerini düzenli yapıyoruz, sağlık muayenelerini aksatmıyoruz. Müşteri şikayetinden önce kendimizi denetliyoruz. Bu özen, tercih edilme sebebimiz” ifadelerini kullandı.
Ankara’nın merkezinde bir işletme olmanın sorumluluğunu anlatan Yılmaz, “Gece 02.30’da dükkanı açıyoruz, sabah çorbalarımızı hazırlıyoruz. Tezgâha çıkmadan önce tüm yemekleri test ediyoruz. Beğenmediğimiz hiçbir yemeği vermiyoruz. Kalan yemekleri personel yemeği olarak değerlendiriyoruz. Hizmet vermek istiyorsanız her detayı incelemeniz gerekiyor” dedi.
"HAYVAN DOSTLARIMIZI UNUTMUYORUZ"
Sosyal sorumluluk bilincine vurgu yapan Yılmaz, “Karanfil’in altında, hayvansever dostlarımız var. Artan yemekleri barınaklara gönderiyoruz. Ayrı ayrı kovalara ekmek ve yemekleri ayırıyoruz, barınaklara ulaştırılıyor. Bir işletmede çöp ne kadar azsa, doğru hizmet o kadar başarılıdır” dedi.
Önceden dört çeşit tabldot sistemiyle hizmet verdiklerini hatırlatan Yılmaz, “Bu yüzden israf çok oluyordu. Şimdi alakart sistemine geçtik. İnsan parasını verdiği kadar alıyor, israf azaldı. Hem çevre hem bizim için güzel oldu” diye ifade etti.
"MÜDAVİMLERİMİZ İKİYE AYRILIYOR"
Müdavimlerin yenilenmeye tepkilerini anlatan Yılmaz, “Biri lezzet için gelen, diğeri bütçesi için gelen müşteri. Eskiler dört çeşit yemeği ucuza yediği için memnundu ama şimdi istediği yemeği seçip yiyenler daha mutlu. Lezzet arttı, kalite yükseldi, çeşit çoğaldı. Glutensiz yemekler de planlarımız arasında” diye ekledi.
Yılmaz, “Son 15 yılda bir nesil fast food’la büyüdü ama aileler artık sulu yemeğe dönüyor. Sosyal medya fast food’un zararlarını gösteriyor, insanlar bilinçleniyor. Et yemekleri, yöresel tatlar, geleneksel lezzetler daha fazla değer görüyor." dedi.
Her gün 6 çeşit çorba, 2 pilav, 1 makarna çıkardıklarını belirten Yılmaz, “Müşteri memnuniyeti kazançtan önce gelir. Ben bir müşterinin cebinden para almakla değil, yüzünün gülerek gitmesiyle mutlu oluyorum. Tuzu az tutuyoruz, katkı maddesi kullanmıyoruz. Dönerde, ette, pidede karışım yok. Para değil, hizmet önceliğimiz” dedi.
"KURUCUMUZ ALİ YETKİN’İN MİRASI: "KAPIMA GELEN HİÇ KİMSEYİ AÇ GÖNDERMEYİN"
Yılmaz, “Buranın kurucusu Ali Yetkin Şekerci, 1965’te 17 yaşında Antep’ten Ankara’ya gelmiş. Güllüoğlu Baklavaları yanında yetişmiş, kendi lezzetlerini getirmiş. Bugün Ankara’daki Antepli lokantalar arasında sayılıyız” ddedi.
Yılmaz, “Çıkın gelin, kendiniz görün! Elimden gelen hizmetin en iyisini vermeye çalışıyorum. Olumlu ya da olumsuz her dönüş bizim için önemli. Kurucumuzun talimatı hâlâ geçerli; ‘Kapıma gelen hiç kimseyi aç göndermeyin' derdi. İnsan açken mahcup olur, konuşmasından belli olur. Et kavurma veremesek de çorbamızı veriyoruz” dedi.