Ankara’da uzmanından deprem alarmı (5) Depremi önceden bilmek mümkün mü?
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, Yeni Ankara’ya yaptığı açıklamada deprem uyarı sistemleri hakkındaki kafa karışıklığını giderdi.
Ankara’nın depremselliği hakkında Yeni Ankara’ya konuşan Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, deprem risk haritalarını hazırlamada kullanılan teknolojiler ve deprem erken uyarı sistemleri ile ilgili bilgi verdi.
DEPREM RİSK HARİTALARINDA HANGİ TEKNOLOJİLER KULLANILIYOR?
Jeoloji mühendislerinin ve yer bilimcilerin deprem risk haritalarını hazırlarken hangi yeni teknolojileri kullandığına ilişkin konuşan Alan, günümüzde uydu teknolojilerinden mikro bölgelendirmeye kadar birçok farklı aracın kullanıldığını aktardı.
En tepede uydu görüntüleri, arkasından yerde yapılan gözlemler, jeofizik ölçümler, harita alımları ve en sonunda sondajlar yapıldığını ifade eden Hüseyin Alan, “Jeofizik testler, yerinde deneyler yapmak suretiyle o bölgenin jeolojik, jeoteknik ve mikro bölgelendirme etütlerini gerçekleştiriyoruz. O alanların hangi riskleri barındırdığı, yani risk alanları varsa bunları yapılaşmaya uygun değil diye ayırıyoruz.” şeklinde konuştu.
6 ay öncesine kadar güncel düzenlemelerin önemli bir kısmının olmadığını vurgulayan ve mevzuattan kaynaklı pek çok eksiklik olduğunu ifade eden Başkan Alan, sistemin yavaş yavaş entegre haline geldiğini de sözlerine ekledi. Jeolojik, jeoteknik, mikro bölgelendirme etütlerinin ardından, önce planlama daha sonra da parsel bazlı etütler yapıldıktan sonra binaların inşa edildiğini belirten ve süreç içinde aksaklıkların oldukça fazla olduğuna dikkat çeken Alan, “Artık bizim jeolojik, jeoteknik, mikro bölgelendirme etütleri olmayan hiçbir alana plan hazırlamamamız ve bu raporlara aykırı hiçbir işlem tesis etmememiz gerekiyor. Ama bugün Türkiye’de buna aykırı şekilde yoğun biçimde devam ediyor.” ifadelerine yer verdi.
ERKEN UYARI SİSTEMLERİ ASLINDA DEPREMİ ÖNCEDEN HABER VERMİYOR
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, erken deprem uyarı sistemleri hakkında doğru bilinen yanlışlara dair de konuştu. “Deprem olmadan önce telefondan uyarı geldiği söyleniyor. Nedir bu? Depremi önceden bilmek mümkün mü?” şeklindeki soruya yanıt veren Alan, bunun, düşünüldüğü gibi olmadığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
“O öyle olmuyor. Deprem bir noktada ortaya çıkıyor. Sismik algılayıcı bunu algılayıp telefona atıyor. Sonuçta bu bir dalga enerjisi. Bir yerde başlıyor ve başka yere geliyor dalgalar. Bu dalgalar gitmeden ilk noktada bunu okuduysa algılayıcı, hızlı bir şekilde bunu iletebiliyor. O yüzden de insanlar daha bunu hissetmeden mesajlar düşebiliyor. Şu an, henüz “burada deprem olacakmış” gibi bir yaklaşım geliştirilebilmiş değil.”
DEPREM ERKEN UYARI SİSTEMLERİ NASIL ÇALIŞIYOR?
Deprem erken uyarı sistemleri ile ilgili örnek de veren Alan, “Bu bildirimler diyelim ki Ankara Tuzluçayır’da oturuyorsunuz ve burada bir deprem oldu. Büyük de bir deprem olsun. Eskişehir bundan etkilenecek. Orada iletilen bir depremin Eskişehir’e kadar gitmesi belli bir hızla mümkün olabiliyor. Eğer Tuzluçayır’da telefonda bir yüzey algılayıcınız varsa bunu o deprem dalgalarının ulaşmasından önce Eskişehir’e bildirebilir bir vatandaş. Şu an geliştirilen Google veya diğer sistemler, deprem öncesi algılamadan ziyade, deprem meydana geldikten sonra algılamanın iletimine dayanan bir yöntem.” ifadelerini kullandı.
DEPREM PROFESÖRLERİ NEDEN TEK SES OLAMIYOR?
Hüseyin Alan son olarak özellikle gerçekleşmesi halinde Ankara’da yaşayan vatandaşları da ciddi biçimde sarsacak İstanbul depremi ile ilgili profesörlerin fikir birliğine varamaması ve farklı söylemlerde bulunması ile ilgili konuştu. “Halk, farklı ağızlardan farklı söylemler duyuyor. Neden bilim insanları bu konuda tek bir ses olamıyor?” sorusuna yanıt veren Alan şunları söyledi:
“Bilimde bilinemezlik çoktur. Gelişime açık bilimlerde bu tür tartışmalar hep olur. Jeoloji de bir bilim. Bu bilim alanında tartışmalar olması doğal. Ama bu bilimsel tartışmaların kamuoyunda konunun da uzmanı olmayan insanlar tarafından, insanların önünde yapılması yanlış. Yoksa kendi mesleki camiamızda bunun tartışmanın zararı yok hatta herkes ondan beslenir. Statik bir şeyle uğraşmıyor jeoloji camiası. Bu bilimde de farklı bakış açılarının, farklı yaklaşımların olması normal.”