Ankara'da tarım hukuku hiçe sayıldı: Tarım arazilerinde madencilik tehdidi

Tiftik keçilerinin yurdu, arıların ve kadın çiftçilerin emeği tehdit altında. Ankara'daki maden projesini Bozok Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Ayfer Ulusoy Yeni Ankara'ya anlattı. Peki ekonomik değeri düşük bu maden için neden yüzlerce yıllık üretim göz ardı ediliyor?

Ankara’nın Beypazarı ve Güdül ilçelerinde tarım arazilerini kapsayan madencilik projeleri, köylü üreticilerin tepkisini çekiyor. Bozok Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Ayfer Ulusoy, kırsal üretimin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirterek, tarım politikalarının acilen gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.

VAHŞİ MADENCİLİK TARIMI TEHDİT EDİYOR

Beypazarı ve Güdül’e bağlı 13 köyü etkileyen bir madencilik projesinin, “ÇED gerekli değildir” raporuyla onaylandığını belirten Ulusoy, bu projenin toprağın 25 santimetre derinliğine kadar kazılarak vahşi yöntemlerle yürütüleceğini ifade etti. Ulusoy, “Bu bölgelerde tiftik keçisi yetiştiriciliği, arıcılık ve sebze üretimi yapılıyor. Kadınlar tarlalarından elde ettikleriyle geçimini sağlıyor. Ancak bu proje, hem toprağı hem üretimi hem de kırsal yaşamı tehdit ediyor” dedi.

Projede çıkarılacak madenin ekonomik değeri düşük, dördüncü sınıf ve kedi kumu niteliğinde bir madde olduğunu vurgulayan Ulusoy, “Buna rağmen yüzlerce yıllık üretim kültürü göz ardı ediliyor. Köylülerin sesi duyulmuyor” diye konuştu.

SU KAYNAKLARI TÜKENİYOR, TARIM ALANLARI SANAYİLEŞİYOR

Ulusoy, su kaynaklarının giderek azaldığına da dikkat çekerek, “Konya gibi verimli ovalarda bile obruklar oluşuyor. Tarım alanlarına sanayi tesisleri kuruluyor. Bu yaklaşım ülkenin gıda güvenliğini doğrudan tehdit ediyor” dedi.

Güdül, Beypazarı, Ayaş, Kızılcahamam ve Nallıhan gibi bölgelerin tiftik keçisi için doğal yaşam alanı olduğunu belirten Ulusoy, “Bu keçilerin kökeni bize ait ama dünya tiftik pazarının yüzde 55’i Güney Afrika’nın elinde. Tarımı ve hayvancılığı korumak bir milli meseledir” değerlendirmesinde bulundu.

İklim krizi ve artan nüfus karşısında akıllı tarım teknolojilerine yatırım yapılması gerektiğini belirten Ulusoy, az su tüketen bitki türlerinin teşvik edilmesini ve tarım alanlarını koruyan güçlü yasalar çıkarılmasını önerdi.

“GENÇLER TARIMA YÖNELMİYOR, TARIM EĞİTİMİ GERİ PLANDA”

Tarım yapan gençlerin sayısının giderek azaldığını belirten Ayfer Ulusoy, ziraat liselerinin kapatılmasına tepki gösterdi. “Her yerde İmam Hatip liseleri açılıyor ama tarım eğitimi geri plana itiliyor. Gençlerin sadece teorik değil, uygulamalı eğitimle tarıma kazandırılması gerekiyor. Bu nedenle köy enstitüsü modeli yeniden değerlendirilmelidir” dedi.

Kooperatifleşmenin önemine de dikkat çeken Ulusoy, “Köylerde üreticiler kooperatif çatısı altında birleşmeli. Bu kooperatifler il ve ilçelerde daha büyük üretici birliklerine dönüşmeli. Ürünlerini işleyip kentlere sağlıklı, katma değerli gıdalar ulaştırabilirler. Bu hem kırsal kalkınmayı destekler hem de şehirde sağlıklı gıdaya erişimi artırır” diye konuştu.

HUKUK GÜVENCESİ OLMADAN ÜRETİM MÜMKÜN DEĞİL

Hukukun üretici için bir güvence olduğunu vurgulayan Ulusoy, “Eskiden insanlar tapusuna güvenirdi. Bugün ise depremden zarar görmeyen evler bile ‘kamu yararı’ gerekçesiyle boşaltılabiliyor. Bu, hukuk devletinin zedelendiğini gösteriyor” dedi.

Ulusoy, “Hukukun üstünlüğü, hepimizin güvencesidir. Mülkiyet hakkı, eğitim hakkı, üretim hakkı ancak işleyen bir hukuk sistemiyle korunabilir. Hukuk herkes içindir ve anayasal kurallara herkes uymalıdır” ifadelerini kullandı.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber