Ankara’da sanatın izini süren İbrahim Demirel: “Benim inancım bilim ve sanattır”
Çocuk yaşta taşlardan heykel yaparak resimle tanışan sanatçı İbrahim Demirel, Ankara’da yıllarını sanata ve eğitime adadı. Nazım Hikmet dizeleriyle yaptığı afişler nedeniyle hapse giren Demirel, başkente bir sanat müzesi kazandırma hayalinden ise hiç vazgeçmedi.
Galeri Sanat Yapım’ın sahibi sanatçı İbrahim Demirel’in resimle tanışması, ilkokula başlamadan önce köyde yaptığı küçük denemelerle başladı. Çocukluk yıllarını ve resim serüvenini Yeni Ankara'ya anlatan Demirel, bir güvercini olduğu dönemde taşlardan heykel yaptığını, ilkokulda ise mevsim ve tarih köşelerini hazırladığını söyledi. Demirel, müfettişlerin ilgisini çeken bu yeteneği sayesinde fırça ve resim defteri edindiğini, sanatla bağının o dönemde güçlendiğini dile getirdi.
EĞİTİM YILLARI VE AKADEMİ
Maddi sorunlar nedeniyle eğitimine bir süre köyde devam ettiğini belirten Demirel, bu süreçte resim çalışmalarını sürdürdü, ağaçlar dikti. Daha sonra öğretmen okuluna girerek resim atölyelerinde çalıştı. Üçüncü sınıfta atölyenin sorumluluğunu üstlendiğini belirten Demirel, “Müfettişler yaptığım desenleri görünce Çapa Öğretmen Okulu’na yönlendirdiler. İlk kez trenle İstanbul’a gittim, Güzel Sanatlar Akademisi yolum böyle açıldı” dedi.
Akademi yıllarında model çalışmaları yapan Demirel, ardından Gazi Eğitim üzerinden öğretmenlik hayatına başladı. İstanbul ve Ankara’da reklamcılık ve resimle birlikte farklı alanlarda üretim yaptı. Demirel, Nazım Hikmet şiirlerini kullandığını bir afiş nedeniyle hapse girdiğini belirterek, “Şairlerin şiirleriyle afişler hazırladım. Nazım Hikmet’in dizeleriyle yaptığım afişler nedeniyle hapse girdiğim dönem oldu” dedi.
MÜZE HAYALİ
Sanatçı Demirel’in en büyük arzusu, Ankara’ya bir sanat müzesi kazandırmak. Bu hayalini defalarca dile getirdiğini ve dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e mektup yazdığını belirterek, “Çevremden, ‘Sen solcusun, Demirel sağcı, ne işin var?’ diyenler oldu. Ben de ‘Ankara’ya müze kazandırmak istiyorum’ diye yanıt verdim. Bir hafta içinde faksla cevap geldi, eser sayımın yetersiz olduğu söylendi. Yılmadım, tekrar yazdım” dedi.
ODTÜ’de rektörlükle yürütülen müze görüşmelerin de sonuçsuz kaldığını ifade eden Demirel, bu hayalinden vazgeçmediğini vurguladı.
"FOTOĞRAFIMA GÜNAH DEDİLER"
ODTÜ’de rektörlükle yürütülen müze görüşmelerin de sonuçsuz kaldığını ifade eden Demirel, bu hayalinden vazgeçmediğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Bana, ‘Sen bir müze kurmak istiyorsun, şartlarını anlat’ dediler. Danışmanlar devreye girdi ama süreç tamamlanamadı. Yine de bu hayalimden hiç vazgeçmedim.
Malatya Belediyesi'nin açtığını fotoğraf müzesinde eserlerinin sergilendiğini aktaran Demirel, “Uluslararası ödüllü fotoğrafımı koymamışlar. Sorduğumda ‘Dinimizde ölü fotoğrafı günah’ dediler. 'Çıplak resimler sergilenirken ödüllü fotoğrafım neden olmuyor?' dedim. Bu çelişki beni çok düşündürdü" dedi.
SERGİLERİ GEZMEK ÖNEMLİ
Sanatta başarının, insanlara sanatını sevdirmek ve yaşatmak olgularını aşılamak olduğunu vurgulan Demirel, "Benim için başarı, çevremdeki insanların bu sanatı sevmesi ve yaşatmasıdır. Eğitimci kimliğim nedeniyle en büyük amacım sevgiyi yaymak. Avrupa’da anaokulu çocukları müzelerde geziyor. Türkiye’de de bu bilinç gelişmeli. Sergileri gezmek, görmek çok önemli" dedi.
ÜNLÜLERİN PORTRELERİNİ ÇALIŞTI, ŞİİR KİTABI ÇIKARDI
Sanatçı, arşiv çalışmalarıyla da öne çıkıyor. Ankara Film Festivali’nin kurucularından olan Demirel, birçok sinemacının portresini çekti. Ardından şairlerin portrelerini çalışarak “Ankaralı Şairler” kitabını hazırladı. Koleksiyonunda yaklaşık on bin tablo bulunan sanatçı, yalnızca sanatçı kimliğiyle değil, öğretmenlik yıllarında tanık olduğu toplumsal farklılıklarla da dikkat çekiyor. Farklı köylerde edindiği deneyimleri anlatırken, sanatın kendisi için bir direniş ve varoluş biçimi olduğunu vurguluyor.