Ankara'da kuraklık alarmı! Vatandaşlar musluğu açarken iki kere düşünsün!
Dünya genelinde kuraklıkla mücadele devam ederken Ankara'da barajların doluluk oranı alarm veriyor. Resmi verilere göre, yüzde 25'i dolu olan barajlarda su seviyesi gittikçe düşüyor.
Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Haftası'nda Ankara'da barajların dörtte üçü boş kaldı. Dünya genelinde çölleşme ile mücadele devam ederken Türk Tarım Orman-Sen Ankara 30 No'lu Şube Başkanı, Ziraat Yüksek Mühendisi Erol Gürkan Işın, Ankaralıların su tüketiminde dikkat etmesi gereken noktaları anlattı.
"HER VATANDAŞ MUSLUĞU AÇARKEN İKİ KERE DÜŞÜNSÜN"
Son yıllarda herkesin sıkça duyduğu iklim değişikliği herkesin etkilerini açıkça görebileceği hale ne yazık ki gelmiş bulunmaktadır. Bilim insanları uzun zamandır bu tehlikeye dikkat çekmekteydi ancak sesleri duyulmuyordu. Bugün ise yumurtanın kapıya dayandığı tartışmasız hale gelmiş, iklim değişikliği ve kuraklık insan da dâhil olmak üzere bütün canlıları etkiler hale gelmiştir. Ankara da bu durumdan nasibini almış gibi görünmektedir. Ankara’da içme suyu amaçlı barajlarımızda toplam doluluk oranı resmi verilere göre yüzde 25’lere düşmek üzeredir. Yani baraj kapasitesinin neredeyse 4’te 3’ü boş bulunmaktadır. Hele ki ilkbahar ve kış aylarından çıkışta bu seviyeleri görmek inanılmaz korkutucudur. Yine resmi verilere baktığımız zaman son beş ayda geçen seneye göre barajlara giren su miktarı tam tamına 2.5 kat azalmıştır. Yani nüfus ve tüketim artarken su miktarı 2.5 kat azalmıştır. Bu bizi çok zorlu bir döneme sokmakta olup her vatandaşın musluğu açarken iki kere düşünmesi gerektiğine işaret etmektedir. Kaynak az ihtiyaç fazladır. Su kaynaklarımızın yüzde 75’i tarımsal sulamada kullanılmakta geri kalanı ise sanayi ve evsel kullanımı ifade etmektedir. Hal böyle iken tarımsal amaçlı sulamanın basınçlı sulama sistemlerine geçmesinin önemini kolayca anlayabiliriz. Tarımsal amaçlı sulama sistemlerinin kullanımı istekten çıkarılıp zorunlu hale getirilmelidir. Damla sulama, yağmurlama sulama ve yüzey altı sulama gibi sistemler derhal zorunlu kılınmalı ve ilk tesis masrafları devlet tarafından finanse edilmelidir. Su tüketiminde çok payı yok gibi görünse de evsel kullanım açısından da suyu israf etmemek önemlidir. En nihayetinde bu bir alışkanlık haline gelmelidir. İşimizi yaparken, bulaşık yıkarken ya da diş fırçalarken boşta duran suyu kapatmak bunlardan bazılarıdır. Yine duş alırken ya da mutfak musluğunun başına takacağınız basınç arttırıcı aparatlar tüketimi azaltabilir.
"YAKLAŞIK İKİ MİLYAR İNSAN ÇÖLLEŞME VE KURAKLIKTAN ETKİLENECEK"
Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü Birleşmiş Milletler organizasyonuyla her yıl 17 Haziranda kutlanmaktadır. Bu kutlama bir zafer ya da şölen değildir. Bir şeye dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak amacındadır. Dünya üzerinde bulunan topraklar sınırsız değil, sınırlı bir kaynaktır. Her saniyede dünya genelinde dört futbol sahası büyüklüğünde sağlıklı toprağın bozulduğu modellerle ortaya konmuş olup, çölleşme ve erozyonla tarım arazileri hızla azalma eğilimi içerisinde yitmektedir. Dünya üzerinde yaklaşık iki milyar insanın çölleşme ve kuraklıktan etkileneceği öngörülmektedir. Çölleşme sadece bir ekolojik sorun değildir. Çölleşme nedeniyle topraklar verimliliğini kaybetmekte, gıda üretimi azalmakta, işsizlik, zorunlu göç ve çeşitli hastalıkların görülme sıklığı artmaktadır. Bu nedenle topyekûn bir felaket tetikleyicisi olarak bu konuya dikkat çekmeliyiz. Türkiye topraklarının yaklaşık yüzde 23’ü çölleşme riski altındadır. Tarım ve Orman Bakanlığı Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü bu konuya dikkat çekmek için araştırmalar yapmakta, modeller üretmekte, projeler sunmaktadır. Erozyon kontrolleri yapılmakta, havza planlamaları ve arazi ıslah çalışmaları yürütülmektedir. Yine Bakanlığın Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü su tüketimi ile ilgili çalışmalar yapmakta, kuraklık riskine karşı dayanıklı çeşitler ıslah etmekte ve su kullanım etkinliğini arttırmayı hedefleyen projeler yapmaktadır. Burada toplumun ve çiftçilerin de konuya karşı duyarlı olması ve yetkililerin çalışmalarını uygulaması bir vatandaşlık görevidir. Unutmayalım ki bu topraklar bize Atalarımızdan miras, gelecek nesillere ise bir teminattır. Toprağımızı, suyumuzu koruyalım ve ona sahip çıkalım.