Ankara’da Bayburtlu kadınların yüzyıllık ehram geleneği yeniden canlanıyor

Bayburt’un yüzyıllık dokuma geleneği kadınların emeğiyle yaşatılıyor. Bayburt Kadınlar Birliği Kooperatifi Başkanı Leyla Karabulut, ehramın sadece bir kumaş değil, kültürel bir miras olduğunu vurgulayarak, “Her motifin bir hikayesi, her ilmeğin bir anlamı var.” dedi.

Ankara’da ilk kez düzenlenen Bayburt Tanıtım Günleri, Başkent Millet Bahçesi’nde ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Etkinlikte yerini alan Bayburt Kadınlar Birliği Kooperatifi Başkanı Leyla Karabulut, kadın emeğini güçlendirmek ve kadınları girişimciliğe teşvik etmek amacıyla yürüttükleri çalışmaları Yeni Ankara’ya anlattı.

EHRAM DOKUMASI KADIN ELİYLE GELECEĞE TAŞINIYOR

Karabulut, kooperatif ortaklarının yöresel dokuma ürünleriyle hem kültürel değerleri yaşattıklarını hem de ekonomik katkı sağladıklarını belirterek, “Kadın emeğini desteklemek ve kadınları girişimciliğe hazırlamak için çalışmalar yürütüyoruz. Kooperatif ortaklarımızın yaptığı yöresel dokuma ürünlerimiz var; şehirler kendi özünde ürettikleriyle önemli ve değerli olur. Bu ürün, kadınların eskiden dış giysi olarak kullandığı bir ekrandır. Önceden kadınlarımız sarınarak dış giysilerini kullanırlardı, ancak şimdi bu ürünü birçok alanda, örneğin çanta yapımında kullanabiliyoruz. Şal yapıyoruz, kıyafeti dönüştürüyor ve ev tekstilinde kullanıyoruz. Bayburt Ehramı çok önemli bir dokumadır. Endüstride yaptıklarımız da var, özünde yüzde 100 yün olan bir kumaştır; yün, koyunun sırtından alınır, iplik haline getirilir ve tezgahlarda kadınlarımızın güzel emekleriyle örülür. Motiflerle renklendirilir ve her birinin hikayesi vardır.” ifadelerine yer verdi.

MOTİFLERİN DİLİYLE ANLATILAN BİR KÜLTÜR: BAYBURT EHRAMI

Bu tür etkinliklerin hem Ankara’daki Bayburtluların özlemini gidermesine hem de kadınların el emeği ürünlerinin daha geniş pazarlara ulaşmasına katkı sağladığına vurgu yapan Karabulut, şunları söyledi:

“Motiflerimizi; uzun yıllar sonra Ankara’da bu ortamı yaşamak bizim için çok güzeldi. Bunun devamı olur. Hem burada, başkentimiz Ankara’da yaşayan Bayburtluların özlemini gidermemize hem de kadınlarımızın ürettikleri ürünleri daha geniş pazarlara yaymamıza öncülük eder, bu yüzden mutluyuz. Mesela çok sayıda nakışımız var. Son gelinler ve genç kızlar beyaz ekranı örterler. Onun üstüne bazı nakışlar işlenir. En çok yakışanlardan biri ‘Çarp Yıldızı’ adını taşıyor. ‘Çarp Yıldızı’ çok güzel bir isimdir ve isminin de çağrıştırdığı gibi beyaz ekranda çok yakışır ve sık kullanılır. Mor ekran ise orta ve yaşlı kadınlarımızın ördüğü bir türdür; burada ‘Elma deseni’ en kıymetli nakışımızdır.”

HER MOTİFTE AYRI BİR HİKAYE

Karabulut, yöresel dokumalardaki zengin motiflerin her birinin derin anlamlar taşıdığını bildirerek, “Elma kabuğunun üzerine yükseklerde uçan Huma kuşu tasvir edilir. Bu kuş sadece elma kokusuyla çağrılır ve sevdiklerine bu yolla selam gönderilir. Mesela önceden gelinlerimiz, biliyorsunuz, ataerkil toplumlarda söz hakları sınırlıydı ve çok istikbali kararlar alamazlardı. ‘Elmas küpeler’ diye bir nakışımız var ondan sonra. Elifler, hanım göbeği, haneli var ve bunların hepsinin ayrı ayrı hikayeleri var. Mercimekler var, doğadan etkilenmişler. Bazı nakışlar koymuşlar ama en yakınında olan yiyeceklerin şeklini de alıp nakış olarak kumaşlarına aktarmışlar.” diye konuştu.

Yüzyıllardır bu geleneği devam ettirmeye çalıştıklarını bildiren Karabulut, sözlerini şu şekilde devam ettirdi:

“Bizlerde bu geleneğin devam ettirmeye çalışıyoruz. Çünkü yüzyıllardır bu dokuma var. Erzurum'da da benzer dokumalar vardır, ancak Bayburt'ta kalite ve ihraç açısından daha öndedir. Geçmişte, yaklaşık 150 yıl öncesine gittiğimizde, kadınların neredeyse yüzde ellisinden fazlasının evinde tezgah bulunur ve kumaş üretirdi. Bu yüzden bu dokuma çok kıymetlidir.”

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber