Ankara Turan Birlikleri Teşkilatından iki büyük hedef: Türk dünyasında birlik ve gençleri uyuşturucu tehdidinden koruma
Turan Birlikleri Teşkilatının Genel Başkanı Nihat Mutlu, Onursal Başkanı Ahmet Kıran ve Kadın Kolları Başkanı Ayşe Mercan, Yeni Ankara’ya yaptıkları özel açıklamalarda teşkilatın hedeflerini, örgütlenme çalışmalarını ve toplumsal bilinçlendirmeye yönelik yeni dönem planlarını anlattı.
Turan Birlikleri Teşkilatı yöneticileri, Türk dünyasında birlik idealine yönelik hedeflerini paylaşırken, gençlere yönelik toplumsal risklere karşı yürüttükleri çalışmaları da anlattı.
“TÜM TÜRK DÜNYASINI TEK ÇATI ALTINDA TOPLAMAYI HEDEFLİYORUZ”
Turan Birlikleri Teşkilatı Genel Başkanı ve Gaziantep Uyuşturucu ile Mücadele Teşkilatı Genel Başkanı Nihat Mutlu, teşkilatın amacını şu sözlerle anlattı:
“Turan Birlikleri Teşkilatı’nı 2024 yılında kurduk. Bunu kurarken amacımız, Türklerin birliğini sağlamak ve tüm Türk devletlerini bir araya getirip tek bir çatı altında toplamak oldu. Çünkü gelecek, bizden sonra gelecek; gençlere sancağımızı teslim edecek ve onlara bir miras bırakacağız. Bu mirası bırakırken, Türklük ve Turan ruhunu yaşatmak için mücadelemize devam ediyoruz. Doğu Türkistan’da Çin’in zulmü gibi zorluklar yaşansa da Turan hayali hiçbir zaman kaybolmamıştır. Bizler bu hayalin sadece dalları, kollarıyız ve onu yaşatmaya devam ediyoruz. O yüzden şu anda amacımız, Turan olarak tüm Türk dünyasını tek bir çatı altında toplamak ve büyük bir birlik oluşturmak. Burada, Turan ve Türk ruhunu yaşayan milliyetçi kardeşlerimizle bir araya gelerek, gençlerimize ve tüm Türk halkına bu ruhu aktarmayı hedefliyoruz.”
“GENÇLER ÜZERİNDE TEHLİKE ARTIYOR”
Gençler üzerindeki uyuşturucu tehdidine karşı yoğun çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Mutlu, “Ayrıca gençlerimiz üzerinde uyuşturucu konusuna da özel önem veriyoruz. Okullarda seminerler ve çeşitli programlar düzenleyerek, onları bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Okullarda ve diğer alanlarda gençlere uyuşturucu konusunda seminerler veriyor, ailelerle birlikte bu konu üzerinde yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Ankara’da uyuşturucu sorunu ciddi boyutlarda. Gençlerimiz, 15-18 yaş aralığında, ilkokul seviyesinden itibaren bu tehditle karşı karşıya kalabiliyor. Sosyal medyanın etkisiyle, uyuşturucu artık sadece okul önlerinde değil, internet üzerinden de yayılabiliyor. Biz de elimizden geldiğince okul önlerinde seyyar satışları engelliyoruz. Bu çalışmaları emniyet birimlerimiz, Milli Eğitim Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı ile koordineli bir şekilde yürütüyoruz. Ortak bir çalışma yaparak, gençlerimizin korunmasını ve bilinçlendirilmesini sağlıyoruz.” dedi.
“OKUL ÖNLERİNDE SEYYAR SATICILAR YASAKLANMALI”
Mutlu, gençleri uyuşturucudan korumak için okul önlerinde seyyar satıcıların yasaklanmasının önemine dikkat çekerek, sözlerini şu şekilde devam ettirdi:
“Amacımız okul önlerinde seyyar satıcıları yasaklamak. Çünkü seyyar satıcılarda çok sayıda ürün satılıyor ve gençlere zararlı maddeler de gizlenebiliyor. Örneğin, bazı satıcılar çocuklara çikolata satarken içine uyuşturucu katabiliyor. Bu durum çocukların bağımlılık geliştirmesine yol açıyor. Tabii, uyuşturucunun kökünü tamamen bitirmek mümkün değil. Ancak uyuşturucuya bulaşmış gençlerimiz için tedavi imkânları sağlıyoruz. Örneğin teşkilat olarak bazı merkezlerle anlaşmalar yaparak, gençlerin ücretsiz tedavi almasını sağlıyoruz. Ayrıca yapılan çalışmalara genellikle ailelerden başlıyoruz. Çünkü önce aile yapısı sağlam olursa, çocukların eğitimi de aynı şekilde güçlü olur. Aileler çocuklarıyla doğru şekilde ilgilenirse, gençlerimizin yanlış yollara sapmasının önüne geçebiliriz.”
Gençlerin arasında ciddi bir özenti sorununun olduğunu vurgulayan Mutlu, “Şu anda gençlerde ciddi bir özenti problemi var. Her çocukta bir telefon bulunuyor ve biz ailelerden şu konuda dikkatli olmalarını istiyoruz; Çocuklara telefonu en fazla yarım saat veya bir saat vermeliler ve bu süre içinde çocukların ne izlediğini, neye baktığını mutlaka takip etmeliler. Bu konuda ailelere çok büyük görev düşüyor. Turan konusunda amacımız, Turan’la ilgili tüm dernekleri tek bir çatı altında toplamaktır. Devletimizin desteğiyle büyük bir Türk birliği oluşturmak istiyoruz. Bugün Turan adıyla faaliyet gösteren çok sayıda dernek var; biz bu dağınıklığı ortadan kaldırıp birlik ve beraberlik içinde güçlü bir yapı kurmayı hedefliyoruz. Dağılmak değil, toplanmak istiyoruz.” ifadelerine yer verdi.
Turan Birlikleri Teşkilatı Onursal Başkanı ve iş insanı Ahmet Kıran, “Orta Asya’da ortaya çıkan birçok oluşum ve daha sonra Sultan Alparslan’ın Anadolu’ya girişine bağlıyoruz. Bu birlikteliğin bir ırka dayalı olmadığını, tüm toplumların özgürlükleri ve inançları için mücadele eden bir yapı olduğuna inanıyoruz. Günümüzün koşullarına göre bu yapıyı uyumlu hâle getirirsek, diğer oluşumların dünyadaki yapılarının kirlenmesinden etkilenmeyiz. Amacımız, Müslüman aleminin coğrafyadaki etkinliğini artırmak ve onlara sahip çıkmaktır; çünkü günümüz koşullarında birçok coğrafyada bu sorumluluk büyük önem taşımaktadır.” dedi.
Küresel güçlerin Müslüman coğrafyaları üzerindeki baskısına dikkat çeken Kıran, şunları kaydetti:
“İnancımızın karşısında duran küresel güçler, bugün bu coğrafyaların ekonomik kaynaklarını ve gelirlerini tamamen kullanarak bölgeyi sömürüyor ve kendi varlıklarını bunun üzerine kuruyorlar. Günümüze baktığımızda, İsrail’in Suriye’yi yok etmeye çalışması, İran’a savaş açma politikaları ve Irak’ı kendi kontrolünde tutma çabaları bunun açık örnekleridir. Biz ise bu tür güçlerin Müslüman coğrafyasında egemenlik kurmaması için mücadele ediyoruz. Turan’ı yeniden canlandırma çabamızın temel nedeni de budur; çünkü Turan, kirlenmemiş bir ruhtur. Dolayısıyla Kürtler ve Türkler, Turan ruhu etrafında birleşerek coğrafyadaki zulmü, baskıyı ve toplum üzerinde oluşturulan tehditleri ortadan kaldırabilecek güçtedir. Bugün Gazze’de ve diğer bölgelerde yaşanan acıların tekrar etmemesi için Turan’ın mutlaka örgütlenmesi gerektiğine inanıyoruz.”
Kıran, Türk ve Müslüman kardeşlerin bulunduğu coğrafyalarda yürüttükleri ortak çalışmaları olduğunu belirterek, “Afganistan’daki Türk kardeşlerimizle ortak mücadelemiz var; bağlantılarımız bulunuyor ve birlikte çalışıyoruz. Türkmenistan’da, Kırgızistan’da ve Türklerin bulunduğu diğer coğrafyalarda da benzer şekilde çalışmalar yürütüyoruz. Amacımız, bu bölgelerde sömürülen halkların üzerindeki küresel güçlerin etkinliğini kırmaktır. Bu doğrultuda, ilgili ülkelerde hükümetlerle paralel bir şekilde yapılanıyor ve mücadelemizi sürdürüyoruz. Turan yapılanması olarak inanç ve doğru değerler doğrultusunda hareket ediyor, Türk ülkelerindeki ilişkileri geliştiriyor ve destek sağlıyoruz. Hükümetlerle iş birliği yaparak, bölgelerde örgütlenmeyi ve çalışmaları güçlendirmeye çalışıyoruz. Bu kapsamda hem diplomatik hem de maddi-manevi destek sağlıyoruz.” diye konuştu.
Türkiye’nin bölgesel birliktelik ve güvenlik politikalarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunan Kıran, şunları ifadelere yer verdi:
“Eğer o coğrafyada Kürt kardeşlerimizle birlikte hareket edersek, Türklüğün o bölgelerdeki egemenliği güçlenecek ve bu durum ekonomimize olumlu yansıyacaktır. Örneğin; terörle mücadeledeki harcamalar önemli ölçüde Türkiye’nin bütçesini etkiliyor. Hükümetin ekonomik verilerini ve savaşa harcanan kaynakları göz önünde bulundurursak, son 8-9 aydır bu harcamalar yapılmıyor; bu biriken enerji ve ekonomik kaynakları ülkenin geleceği için ve coğrafyamızdaki Türk ve Müslüman kardeşlerimizle bağlantılarımızı güçlendirmek için kullanmalıyız. Ekonomik kaynakları geleceğe yönlendirip gelecek ile bütünleştirmek ve dünya üzerindeki vizyonumuzu ve bölgedeki etkinliğimizi artırmak zorundayız. Aksi takdirde, sürekli ekonomik varlıklarımızın üzerinde baskı kurulacaktır.”
“KADIN, ÇOCUK VE YAŞLI HERKES BİLİNÇLENMELİ”
Turan Birlikleri Teşkilatı Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Kadın Kolları Başkanı Ayşe Mercan ise kadınlar ve çocukların her alanda bilinçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Mercan, şöyle devam etti:
“Mesela; Türk toplumunda baba mesleği evlada genellikle empoze edilmez; bazen baba çocuğunu küçümser, bazen evlat babasını küçümseyerek yaptığı işi değerli görmez. Bu durum, eczacılık, terzilik, bakırcılık gibi mesleklerin tamamen kaybolmasına yol açmıştır. Üstüne hazır tekstil ürünleri girmiştir. Bu dayatma, çocukların atalarından miras kalan meslekleri sürdürememesine neden olmaktadır. Tarih boyunca atalarımızın meslekleriyle sürdürülebilir bir toplum olmayı başarmışken, şimdi bu durum tehdit altındadır. Bu nedenle meslek edinmeye yönelik eğitimlerin ve meslek okullarının önemi büyüktür. Kadınlar da, çocuklar da her açıdan bilinçlendirilmelidir. Böylece toplumu doğru bir şekilde yönlendirebiliriz ve Türk toplumunun ne kadar güçlü olduğunu gösterebiliriz.”