Anıtkabir’in inşasından Atatürk’ün defnine: Arşivlerden günümüze yolculuk

Tarihçi yazar Dr. Ali Güler, Atatürk’ün vefatı ve cenaze törenlerini mercek altına aldığı "Atatürk'ün son sözü Aleykümesselâm" kitabını Yeni Ankara’ya anlattı. Güler, kitabında, Atatürk’ün hastalık sürecinden başlayarak, naaşının Anıtkabir inşaatına kadar geçen süreci detaylandırıyor.

Tarihçi yazar Dr. Ali Güler, Anıtkabir ve Atatürk üzerine yaptığı kapsamlı araştırmalarını Atatürk'ün son sözü Aleykümesselâm adıyla kitaplaştırdı. Yaptığı araştırmaları ve kitabı Yeni Ankara'ya anlatan Güler, kitabında Atatürk'ün halkla buluştuğu son anların belgelendiğini söyledi.

Güler’in eserleri arasında Anıtkabir’in Saklı Yüzleri, Atatürk ve Anıtkabir’in İnşası, Metinlerden Tarihe: Anıtkabir Rehberi ve Genç Kuşaklar İçin Atatürk Tarihi yer alıyor. Dr. Güler, “Bu kitaplar, Anıtkabir’i ve Atatürk’ün mirasını anlamak isteyen herkes için önemli bir kaynak” dedi.

"BU SÜREÇ ATATÜRK'ÜN HALKLA BULUŞTU SON ANLARI BELGELEMEKTEDİR"

Dr. Güler, kitabın içeriğini değerlendirirken, “Atatürk’ün vefatından sonraki süreçte hem tıbbi hem de törenle ilgili işlemler titizlikle yürütülmüştür. Hıfzıssıhha Müdürü Dr. Nuri Hakkı Aktansel’in yüz ve el mulajlarını alması, Prof. Dr. Lütfü Aksu tarafından naaşın tahnit edilmesi gibi detaylar dönemin uygulamalarını gözler önüne sermektedir” ifadelerini kullandı.

Kitapta ayrıca, halkın Atatürk’ü son kez görmesi için düzenlenen ziyaretler ve İstanbul’dan Ankara’ya nakil töreni ayrıntıları da yer alıyor. Güler, Özel trenle Ankara’ya getirilen naaş, 2. TBMM önünde katafalka konulmuş ve halkın ziyaretine açılmıştır. Bu süreç, Atatürk’ün halkla buluştuğu son anları belgelemektedir” dedi.

Dr. Güler, okuyuculara mesaj verirken, “Bu çalışma ile Atatürk’ün vefat süreci ve cenaze törenleri üzerinden Cumhuriyet’in tarihini ve o dönemin toplumsal hafızasını daha iyi anlayabileceğimizi göstermeyi amaçladım” dedi.

"ATATÜRK, ANKARA’DA, ÜLKENİN ÇEŞİTLİ BÖLGELERİNDEN GETİRİLECEK TOPRAK ÜZERİNDE YATMAYI GÖNÜLDEN ARZU EDİYORDU."

Güler, kitabında Atatürk’ün sağlığında kendisi için bir mezar yaptırmadığını ve gömüleceği yer konusunda resmi bir vasiyette bulunmadığını aktarıyor. Dr. Güler, konuyu değerlendirirken, “Atatürk, milletine güveniyor ve onun hatıralarını en iyi şekilde yaşatacağını biliyordu. Bu nedenle, kendi mezarıyla ilgili herhangi bir kesin karar bırakmamıştı” dedi.

Kitapta ayrıca, Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın mezarına dair düşünceleri de aktarılıyor. Dr. Güler, Atatürk, annesinin mezarını basit bir kayadan oluşacak şekilde ve üzerine ölüm tarihinin yazılması şartıyla yeterli bulmuş, gösterişli bir mezar yapılmasını istememiştir” ifadelerini kullandı.

Atatürk’ün kendi mezar yeriyle ilgili yakın çevresine aktardığı arzulara ilişkin konuşan Güler, “Atatürk, Ankara’da, ülkenin çeşitli bölgelerinden getirilecek toprak üzerinde yatmayı gönülden arzu ediyordu. Bunun yanı sıra, bol yeşillikli ve çam ağaçlı bir yer olmasını da istemişti. Atatürk’ün resmi bir vasiyeti olmasa da, bu düşünceleri onun insani ve vatanına bağlı yaklaşımını yansıtmaktadır” dedi.

SAVAŞ YILLARINDA ULUSLARARASI BİR PROJE YARIŞMASI

Dr. Ali Güler, kitabında Anıtkabir’in inşa sürecini ve proje yarışmasını ise şu şekilde anlattı:

“Anıtkabir yerinin seçilmesinin ardından, yapının özellikleri belirlenmiş ve uluslararası bir proje yarışması açılmıştır. Bu yarışma, II. Dünya Savaşı’nın en çetin dönemlerinde gerçekleşmiş olmasına rağmen büyük ilgi görmüştür. Başbakanlık Anıtkabir Komisyonu, anıtın Ziyaretgâh, Şeref Holü ve Atatürk Müzesi gibi bölümlerini belirlemiş; yapı hem yakından hem de uzaktan görülebilecek bir siluet oluşturacak şekilde tasarlanmıştır.

Dr. Güler, “Başlangıçta yalnızca Batılı mimarların katılacağı duyurulmuş, ancak tepkiler üzerine Türk mimarlar da yarışmaya dahil edilmiştir. Yarışmaya Almanya, İtalya, İsviçre, Fransa, Çekoslovakya ve Türkiye’den toplam 49 proje gönderilmiştir” ifadelerini kullandı.

Güler, yarışmanın nihai kararının dönemin hükümetine bırakıldığını belirterek, “Projeler uluslararası bir jüri tarafından gizli notlarla değerlendirilmiş, ilk üç proje ödüle layık görülmüş, beş proje ise mansiyon almıştır. Jüri, hangi projenin uygulanacağına doğrudan karar verememiş, nihai seçim hükümete bırakılmıştır. Sonuçta Türk mimarlar Prof. Dr. Emin Onat ile Doç. Dr. Orhan Arda’nın projesi seçilmiş, proje üzerinde jüri ve komisyonun önerdiği değişiklikler yapılmış ve uygulamaya 18 Kasım 1943’te karar verilmiştir” dedi.

Dr. Güler, “20 Kasım 1943’te Bayındırlık Bakanlığı, Anıtkabir’in inşaatının uygulanmasından sorumlu kılınmıştır. Böylece Anıtkabir projesi, detaylı planlama ve uluslararası standartlarda bir süreçle hayata geçirilmiştir” ifadelerini kullandı.

ANITKABİR İÇİN GEREKLİ ÖDENEK TBMM’DEN GEÇTİ

Dr. Ali Güler’in aktardığına göre, Bayındırlık Bakanı M. Çavuşoğlu’nun talimatıyla Atatürk’ün naşı 10 Kasım 1953’te Etnografya Müzesi’nden Anıtkabir’e taşındı. O dönemde Bakan Çavuşoğlu'nun, “Törenin tüm safhaları radyodan yayınlanacak ve filme alınacaktır” dediğini aktaran Güler, Ankara Radyosu’nun 28 noktaya muhabir yerleştirerek nakil törenini canlı yayınladığını aktardı.

Tören sırasında ünlü şair Behçet Kemal Çağlar’ın ağıt okuduğunu hatırlatan Dr. Güler, “Yüz binlerce vatandaş töreni izledi, Devlet Tiyatrosu sanatçıları da programda yer aldı. Ankara’nın güzel bir sonbahar günüydü. Atatürk’ü uğurlayan gözyaşlarını anlatmaya çalıştık” dedi.

ATATÜRK’ÜN MEZARINA KONULAN TOPRAKLAR VE DEFİN TÖRENİ

Dr. Ali Güler’in aktardığına göre, Atatürk’ün naaşı, Mezar Odası’nda tamamen İslami ölçülere uygun dualarla defnedildi. Dr. Güler, “Toprak, 105 vilayetten, Selanik’teki Atatürk’ün doğduğu evin bahçesinden, Kore’deki Türk Şehitliği’nden, Suriye’deki Süleyman Şah Türbesi’nden ve Kıbrıs’tan getirilip harmanlandı” dedi.

Dr. Güler, törenlerde öne çıkan bazı örnekleri şöyle anlattı:

"İzmir’den toprak, Rauf Onursal başkanlığındaki heyetle Zübeyde Hanım’ın mezarından alındı. Sakarya Şehitleri Âbidesi’nden toprak, kaymakam, okul öğrencileri ve halkın katılımıyla alınarak gümüş bir vazoya kondu ve özel trenle Ankara’ya gönderildi. Yunus Emre Köyü halkı, Yunus’un mezarından; Atatürk Orman Çiftliği heyeti de Atatürk’ün diktiği ağacın dibinden toprak getirdi.”

Defin töreni sonrasına dair araştırmalarını aktaran Dr. Güler, “Devlet erkânı Mezar Odası’nda saygı duruşunda bulundu. Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve beraberindekiler Şeref Holü’ne geçerek lahit önünde son kez saygı duruşunda bulundu. Tören, sabah 09.05’te Etnografya’da başlayıp 13.30’da Anıtkabir’de tamamlandı. Anıtkabir, 14.30’dan gece 24.00’e kadar halkın ziyaretine açıldı ve yaklaşık 70 bin kişi saygı geçişinde bulundu” dedi.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber