Ankara Hamamönü'nün bilinmeyen hikayesi: Her taşın altında bir anı
Ankara’nın Altındağ ilçesinde yer alan tarihi Hamamönü, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan mimarisi, Mehmet Akif Ersoy’un izlerini taşıyan Tacettin Dergâhı ve sanatla buluşan sokaklarıyla geçmişin ruhunu bugüne taşıyor.
Ankara’nın Altındağ ilçesinde yer alan Hamamönü, geçmişin izlerini günümüze taşıyan nadide bölgelerden biri. Roma döneminden itibaren yerleşime sahne olan bu tarihi semt, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de önemini sürdürerek Ankara'nın en eski yerleşim alanlarından biri olarak günümüze kadar ulaştı.
KARACABEY'DEN MEHMET AKİF'E
Hamamönü’nün ismi, 15. yüzyılda Osmanlı Anadolu Beylerbeyi Karacabey tarafından yaptırılan külliyedeki hamamdan gelir. Bölgenin mimari ve kültürel dokusu, 15. yüzyıldan Cumhuriyet dönemine kadar uzanan birçok yapıyı bir arada barındırır. Özellikle Karacabey Camii ve Hamamı, semtin kent içindeki yerini pekiştiren yapılar arasında.
Tarihte önemli gelişmelere tanıklık eden Hamamönü, Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal Atatürk ve pek çok devlet adamına ev sahipliği yaptı. Şair Mehmet Akif Ersoy’un İstiklâl Marşı’nı kaleme aldığı Tacettin Dergâhı da burada yer alır ve günümüzde müze-ev olarak ziyarete açık durumda.
20. yüzyılda Ankara Kalesi çevresinde gelişen ticari yaşamla birlikte büyüyen semt, zamanla “Aşağıyüz” olarak anıldı. Ankara’nın “Yukarıyüz” bölgesi ise kale ve çevresinden oluştu. Keçi kılından üretilen sof kumaşı üretimiyle ün kazanan Hamamönü, özellikle 15. ve 16. yüzyıllarda ekonomik ve sosyal açıdan zirveye ulaştı.
17. yüzyıldaki Celâlî isyanları, semtin yapısını ciddi şekilde etkiledi. 18. yüzyılın sonlarında ise bölge büyük yangınlar ve kıtlıklarla karşı karşıya kaldı. II. Abdülhamid döneminde Tacettin Camii ve türbesi gibi yapılar bölgeye yeniden canlılık kazandırdı.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Hamamönü, yalnızca dini yapılarla değil, aynı zamanda devlet erkânı, yabancı diplomatlar ve aydınların ikamet ettiği bir merkez hâline geldi. Sovyetler Birliği'nin Ankara’daki ilk elçilik binası olarak kullanılan büyük konak, bu dönemin dikkat çeken detaylarından biri Hamamarkası Mahallesi'nde gazeteci Falih Rıfkı Bey, Tacettin Dergâhında ise Mehmet Akif Ersoy yaşadı. Bölge, aynı zamanda bayram yerleri ve sosyalleşme alanlarıyla halkın ortak hafızasında yer etti.
1950'li yıllara kadar geleneksel Türk mahallesi dokusunu koruyan semt, kırdan kente göçler, imar planları ve Hacettepe Üniversitesinin kuruluşuyla birlikte değişmeye başladı. 1965 tarihli Kat Mülkiyeti Kanunu ile apartmanlaşma süreci hız kazandı.
Ancak 2000'li yıllarla birlikte Hamamönü yeniden eski kimliğine kavuşmaya başladı. Altındağ Belediyesinin yürüttüğü restorasyon projeleriyle tarihi yapılar aslına uygun şekilde yenilenirken, semt hem yerli hem de yabancı ziyaretçilerin ilgisini çeken bir cazibe merkezi hâline geldi. Tacettin Dergâhının da içinde yer aldığı park, Mehmet Akif Ersoy’un adıyla yeniden düzenlendi; külliyeye ait konut ise müze-ev olarak halka açıldı. Ayrıca, 2010 yılından itibaren sanatçılara tahsis edilen 22 adet tarihi Ankara Evi’nin yer aldığı Sanat Sokağı, bölgeye kültürel ve sanatsal bir kimlik kazandırdı.
Hamamönü bugün sadece tarihi yapılarıyla değil; kafeleri, sanat atölyeleri, el işi ürünlerin satıldığı dükkânları ve samimi sokak atmosferiyle Ankara’da geçmiş ile bugünün iç içe geçtiği eşsiz bir bölge olarak öne çıkıyor.