12 Eylül’ün 45. Yılında Ulucanlar Cezaevi’ne ziyaretçi akını

Yalnızca üç günde 7 bin 500 kişinin kapısından girdiği müze, darbe yıllarını yaşamış binlerce kişiyi aynı çatı altında buluşturdu.

BİNLERCE KİŞİ ANILARIYLA BULUŞTU

12, 13 ve 14 Eylül tarihlerinde on binlerce adımın atıldığı müzede, bir dönem Ulucanlar’da kalmış isimler, yakınları ve darbe sürecinin tanıkları yoğun ilgi gösterdi. O günleri yaşayanlar hem acılarını tazeledi hem de toplumsal belleğe tanıklık eden mekânları yeniden ziyaret etti.

“BURASI TÜRK SİYASİ HAYATININ HAFIZASI”

Ziyaretçi yoğunluğunu değerlendiren Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nin Ankara için çok özel bir simge olduğuna dikkat çekti. Tiryaki, “Ülkemizin en karanlık dönemlerinde siyasetçilerin, yazarların, gazetecilerin yolu buradan geçti. Bugün görüyoruz ki burayı koruyarak müzeye dönüştürmek, doğru bir karar olmuş. Her yıl 12 Eylül’de Türkiye’nin dört bir yanından ve hatta yurtdışından insanlar buraya geliyor. Ulucanlar, hem hatıraların hem de acıların paylaşıldığı bir buluşma noktası haline geldi” diye konuştu.

HAFIZA MEKÂNI: ULUCANLAR CEZAEVİ

1925’ten 2006’ya kadar faaliyet gösteren Ulucanlar Cezaevi, bugün koğuşları, tecrit hücreleri, zindanları ve sesli anlatımlarıyla ziyaretçilerine darbe yıllarının izlerini hissettiriyor. Müzenin en çok ilgi gören bölümü ise, tanınmış isimlerin kişisel eşyalarının sergilendiği 6’ncı koğuş. Burada Bülent Ecevit’ten Muhsin Yazıcıoğlu’na, Deniz Gezmiş’ten Hüseyin İnan’a, Metin Toker’den Mustafa Pehlivanoğlu’na, Necip Fazıl Kısakürek’ten Fakir Baykurt’a kadar pek çok ismin eşyaları sergileniyor.
Ziyaretçilerin uğrak noktalarından biri de “Hilton Koğuşu” ile müzenin avlusunda yer alan darağacı oluyor.

Ulucanlar Cezaevi Müzesi, her yıl olduğu gibi bu yıl da binlerce kişiyi hem tarihle yüzleştirdi hem de unutulmaması gereken bir dönemin tanıklığını bir kez daha gözler önüne serdi.