Yine emperyalizm yine savaş yine kan
Hak ve hukukun yerine güçlünün zorbalığının sınır tanımazlığını görüyoruz. Bir Hollywood filmi gibi seyrediyoruz zalimlerin nasıl kendilerini fütursuzca “efendi” ilan ettiklerini.
Şu günlerde her sabah neredeyse aynı haberle uyanıyoruz.
Geceleri uyuyabiliyorsak tabii ki.
“İsrail, uçaklarıyla Tebriz’i vurdu.”
“Tahran’a hava akını yaptı.”
“İran füze attı fakat “demir kubbe” engelledi.”
“Trump belki saldırırım dedi”
“Belki de saldırmam dedi.”
“İranlı yetkililer, öçlerini alacaklarını söyledi.”
İran’da yetkili kaldı mı? O da şüpheli ya!
Uzasın da sünsün bu tür cümleler.
Ha, bu arada; haber olmasa da İsrail Gazze’yi yıkmayı ve kırıma uğratmayı da ihmal etmiyor.
İran’a füzeler, Gazze’ye açlık, sefalet.
Doğu Türkistan dünden satıldı zaten…
***
Evet, saygıdeğer beyler ve hanımefendiler.
Tanrının yaşam hakkı tanıdığı kimseler:
Bu kanlı savaşların nedenlerine umarın biraz beyin yoruyorsunuzdur!
Nedenlerini öğrenmek için umarım biraz kitap karıştırıyorsunuzdur!
Kimlerin, hangi devletlerin niçin ve nasıl amaçlar güttükleri konusunu biraz merak ediyorsunuzdur umarım!
En çok da olası bir vatan savunmasında kimlerin düşman ajanı olabileceğine kafa yorun bence.
Bunları merak etmiyor musunuz yoksa!
Siz de mi olayları, olguları, savaşları rahat koltuğunuzda kahve içerek seyredenlerdensiniz?
Zaten başkalarının emeği gölgesinde ömrü doldurmak en kolayı…
***
Bu savaşta güçlü ile güçsüz arasındaki farklara tanıklık ediyoruz.
Üretenler ile tüketenler arasındaki farklar bunlar.
Güçlülerin zalim olduklarında insan haysiyetini nasıl ezdiklerine gözler, gönüller, vicdanlar alıştı sanki.
Hak ve hukukun yerine güçlünün zorbalığının sınır tanımazlığını görüyoruz.
Bir Hollywood filmi gibi seyrediyoruz zalimlerin nasıl kendilerini fütursuzca “efendi” ilan ettiklerini.
Sömürgenlerin ve zalimlerin güçlü olduğu dünya, böyle bir dünya işte:
Hak, adalet, hukuk, yerini dayatmaya ve zorbalığa bırakmış.
Cehalet var, ölüm var, kan var…
Aslında bunları görmek için çok uzaklara bakmaya gerek yok.
İkiz kulelerle başlayan hamle devam ediyor.
Sürekli şekil değiştirse de özü değişmiyor.
Bazen turuncu devrim oluyor, bazen Arap baharı.
Bazen Irak’ta ortaya çıkıyor, bazen Afganistan’da, bazen Ukrayna’da bazen Suriye’de.
Asala olarak da görüyoruz emperyalizmin dişlerini, PKK olarak da.
Işit’i mişiti saymıyorum bile.
Hepsini toplayın kaynağını aynı yerde görürsünüz.
Hepsinin yuvası sömürgen güçlerdir.
***
Sizce hamaseti bırakıp, us sahibi olmanın zamanı gelmedi mi?
Dostu düşmanı tanımanın zamanı geçiyor bile.
Türk Milleti penceresinden bakmanın zamanı gelmedi mi sizce?