Atomun sırrı
Atom,
Bize yabancı bir sözcük değil aslında.
Halk ağzında “güç” anlamında kullanılır.
Kızılay’da bir büfenin önünden geçerken içecekler arasında “Atom” isminin de kullanıldığını görürsünüz.
Büfeci aslında söz konusu içeceğin diğerlerinden daha besleyici olduğunu ima ediyordur.
Doğru da ima ediyor gerçekten.
Atom güçtür.
Evrenin enerjisidir.
Yapıtaşıdır.
Temelidir yani.
***
Lütfen bakınız şöyle bir etrafınıza.
Gördüğünüz her şey atomlardan oluşur.
Aynaya baktığınızda gördüğünüz suret bile.
Evrenin başlangıcından beridir bu yasalar geçerli.
Az değil, 13,8 Milyar yıl öncesinden beri yani.
***
Yazının başlangıcında “Atom, evrenin yapıtaşıdır ve güçtür” demiştim ya!
İşte atom ile enerji arasındaki ilişkiyi ünlü bilim insanı Albert Einstein keşfetti.
Hem de 1905'te uzun ve yorucu çalışmalarının sonucunca.
Bilgiyi elde etmek kolay olmuyor doğal olarak.
Her şeyden önce zekâ istiyor,
Emek istiyor,
Çalışma istiyor,
Sabır istiyor.
Yani; E = mc² formülüyle enerjinin maddeye, maddenin de enerjiye dönüşebileceğini keşfetti.
Atomun sırrını yani…
***
Sonra mı ne oldu?
Yine iyi ve kötü karşı karşıya geldi.
Kötüler atomun bu sırrını yok etmekte kullandı.
Kentleri yaktı, insan, böcek, bitki demeden canlıları yakıp kavurdu…
İyiler ise, şehirleri aydınlattı bu sır ile.
Kanserlerle savaştı.
Uzay araçlarına, denizaltılarına, fabrikalara elektrik sağladı.
***
Atom, evrenin varoluşunun bir ifadesidir.
Atomun sırrı ise, enerjidir.
Bilgidir.
Bilgi ise tarafsızdır. İnsanın vicdanına göre şekil alır.
Hiroşimalar, Nagazakiler vicdanları kanattı.
Bu evrensel bilgi elbette iyiye de kullanılabilir! Vicdanlı iyi insanların elinde.
Kentler aydınlanır, çocuklar şenlenir, ocaklar tüter.
Gençler umutla geleceğe bakabilir.
Atomu anlamak, evreni anlamaksa; gücü yönetmek de canı korumak olmalıdır. Börtüsüyle böceği ile, bitkisiyle ağacıyla…