Ankara bunları konuşamıyor!
Türkiye'de birçok sorun var ama kimse bunları konuşmuyor, varsa yoksa "2028 seçimlerinde cumhurbaşkanı kim olacak?" dedikodusu yapılıyor. Peki, vatandaş ne istiyor? Bunu düşünen 'yok!'
Türkiye'de en güvenilir kurumlar anketi yapılıyor. Açıklanan sonuçta adalet yerlerde geziyor. Gözbebeğimiz ordu birinci sırada, başımızın tacı polislerimiz ikinci sırada yer alıyor. Vatandaşlar, Cumhurbaşkanlığına güvende önemli bir mesafe almış ama...
ASAL Araştırma, ağustos ayında yaptığı "Türkiye'de en güvendiğiniz kurum hangisi?" anketinin sonuçlarını geçtiğimiz günlerde açıkladı. O ankete göre, ordu yüzde 19.7 ile birinci, polis yüzde 16.5 ile ikinci, Cumhurbaşkanlığı yüzde 11.1 ile üçüncü sırada yer aldı. TBMM dördüncü sırada yer alırken, bankalar ise beşinci sırada kendine yer buldu.
YARGI VE MEDYANIN İÇLER ACISI HALİ
O ankette yargıya olan güven 10'uncu sıralarda, medya ise 12'nci sıralarda yer aldı. Biri adalet dağıtan, diğeri de kamuoyunu bilgilendiren iki organın hali içler acısı. Bunu kimse sorgulamıyor!
Enflasyon, geçim sıkıntısı, ahlaki bozulma, eğitim kalitesindeki düşüş, gelecek kaygısı... Bunlar ise tartışmaların ara çerezleri olarak yer alıyor.
SUNİ GÜNDEMLERLE GERÇEKLER ÖRTÜLÜYOR
Kamuoyunda ısrarla "CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı kim olacak? Mansur Yavaş mı Ekrem İmamoğlu mu? Kemal Kılıçdaroğlu kimin safında yer alacak? Mansur Yavaş, CHP'ye veda mı etti? İYİ Parti ile Yavaş'ın teması ne anlama geliyor? Bağımsız milletvekilleri yuvalarına dönecek mi? Mansur Yavaş parti kuracak mı?" tartışması yaptırılıyor.
"AK Parti'yi İstanbul'da iki defa yenen İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ne yapar? Ankara'da AK Parti'yi ikiye katlayan Mansur Yavaş, seçimleri kazanabilir mi? Yavuz Ağıralioğlu partisini ne zaman açıklayacak?" bu tartışmalar uzayıp gidiyor.
Bu sorular uzar gider... ama bunların hiçbiri Ankaralının ulaşım sorununu çözmeye, vatandaşın ekonomik durumunu düzeltmeye, meseleleri halletmeye katkı sunmaz.
Bunu yapmak yerine belediye başkanlarına görevlerini hatırlatsak, verilen sözleri gündeme getirsek, memleketin sorunlarını dillendirsek daha faydalı değil mi?