Kızamık vakalarında endişelendiren artış!

Dünya genelinde kızamık vakalarında artış yaşanıyor. Aşısız hamileler, yetersiz beslenen küçük çocuklar ve bağışıklığı zayıf kişiler için büyük bir tehdit oluşturan kızamık, ciddi sağlık sorunlarına, sakatlıklara ve ölüme yol açabilir.

Kızamık vakalarında endişelendiren artış!

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve UNICEF'in yayımladığı rapora göre, Avrupa ve Orta Asya'yı kapsayan bölgede 2024 yılı için bildirilen kızamık vakaları 127 bin 350’ye ulaştı. Bu rakam, bir önceki yılın iki katı olurken, 1997'den bu yana en yüksek seviyeye çıktı.

Özellikle 5 yaş altı çocuklarda yoğunlaşan vakaların yarısından fazlasının hastaneye kaldırıldığı belirtilirken, 6 Mart 2025 itibarıyla 38 ölüm vakası kaydedildi. Uzmanlar, aşılama oranlarının düşmesiyle salgının yeniden hız kazandığını ve ciddi bir halk sağlığı tehdidine dönüştüğünü vurguluyor.

DSÖ Avrupa Direktörü Hans Kluge, kızamığın geri döndüğünü ve bunun bir "uyarı çağrısı" niteliğinde olduğunu belirterek, her ülkenin aşılanmamış topluluklara ulaşma çabalarını artırması gerektiğini ifade etti.

KIZAMIK AŞIYLA ÖNLENEBİLİR ANCAK HÂLÂ TEHLİKELİ BİR SALGIN

Kızamık, aşıyla önlenebilir hastalıklar arasında en fazla ölüme neden olan ve son derece bulaşıcı bir virüs. Solunum yoluyla kolayca yayılır ve öksürme, hapşırma, enfekte yüzeylerle temas gibi yollarla insanlara bulaşabilir. Virüs, enfekte bir kişinin bulunduğu ortamdan ayrıldıktan sonra bile kapalı ve havalandırılmayan alanlarda iki saat boyunca bulaşıcılığını koruyabilir.

Aşısız hamileler, yetersiz beslenen küçük çocuklar ve bağışıklığı zayıf kişiler için büyük bir tehdit oluşturan kızamık, ciddi sağlık sorunlarına, sakatlıklara ve ölüme yol açabilir. Döküntülerin ortaya çıkmasından dört gün önce ve sonrasına kadar bulaşıcı olan virüs, özellikle aşılama oranlarının düşük olduğu bölgelerde salgınlara neden olabiliyor.

Kızamığın büyük ölçüde kontrol altına alındığı ülkelerde bile, diğer ülkelerden gelen vakalar hastalığın yayılmasına sebep olabiliyor. Bu nedenle uzmanlar, kızamığa karşı aşılama oranlarının artırılmasının ve bağışıklık kazanmamış gruplara ulaşılmasının kritik öneme sahip olduğunu vurguluyor.